Masumiyet Karinesi
İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik bilmem kaçıncı dalga operasyon sırasında gözaltına alınan, aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu isimlerin emniyetten adliyeye savaş tutsaklarını andıran görüntülerle sevki haklı tepkilere yol açmıştı.
Yargıtay üyesi Metin Yandırmaz aynı gün sosyal medya hesabından aşağıdaki paylaşımı yaptı:
“Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz. Buna ceza hukukunda masumiyet karinesi denir. Sadece hukukçuların değil, herkesin bilmesi gereken temel bir hak ve kuraldır."
Bir anayasa hükmünü hatırlattığı ve hukuki ilkenin adını telaffuz ettiği bu paylaşımı, anında gündeme önemli bir haber olarak düştü ve gün boyu ‘dikkat çeken paylaşım’ başlığıyla sunuldu.
Sayın Yandırmaz’ın sadece bir anayasa hükmünü hatırlatmaktan ibaret paylaşımını ilginç ve toplum için bu kadar önemli kılan, ona haber niteliği kazandıran ne olabilir?
Anayasanın 38. Maddesinin dördüncü fıkrası yeni değildi, masumiyet karinesi adı verilen bu hak, adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak anayasada güvence altına alınmıştı ve bu düzenleme yıllardır yürürlükteydi.
Bu norma haber değeri veren, onu ilginç ve önemli kılan normun kendisi değil bir yüksek yargıcın bu normu dile getirmesiydi.
İşte burada başlıyor gariplikler, bir yargıcın, bir hukukçunun anayasal hükmü dile getirmesinden daha doğal ne olabilir ki? Bu neden bir haber olsun ki?
Masumiyet karinesi normu pek çok anayasal norm gibi yıllardır........
© Agos
