Kur’an’a Göre Haram Aylar – Geleneksel Görüşe Eleştirel Bir Yaklaşım
Tevbe Suresi 36. Ayette açıkça ifade edildiği üzere, Allah katında ayların sayısı on ikidir ve bu aylardan dördü ‘haram aylar’dır. Bu aylarda yasaklar vardır. ‘’Gökleri ve yeri yarattığı gün, Allah’ın Kitabında olan şudur: Allah katında ayların sayısı on ikidir; bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru hesap budur. Öyleyse siz bu aylarda kendinizi kötü duruma düşürmeyin. O müşrikler, nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Bilin ki Allah, kendisinden çekinerek korunanlarla beraberdir.’’
Bakara Suresi 217. Ayette ise, ‘haram aylar’da savaşmanın büyük bir günah olduğu belirtilir. Bu da ‘haram aylar’ın sadece ibadet açısından değil, aynı zamanda toplumsal huzur ve barış açısından da korunan zamanlar olduğunu gösterir. ‘’Sana haram ayını, o ayda yapılan savaşı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük suçtur. Ama Allah’ın yolundan engellemek, o yolu ve Mescid-i Haram’ın kutsallığını görmezlikten gelmek ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük suçtur. O fitne adam öldürmekten beterdir. Güçleri yetse, dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşırlar. Sizden, kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, yaptıkları şeyler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennem ahalisidir, orada ölümsüz olarak kalacaklardır.”
Kur’an’da ‘haram ay’a dair hiçbir ayın ismi geçmez. Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep gibi ay isimleri ne Tevbe Suresi’nde ne de başka bir surede geçmektedir. Bu ayların isimlendirilmesi, İslam öncesi Arap toplumunun kullandığı kamerî takvime ve rivayet literatürüne dayanmaktadır. Dolayısıyla Kur’an’dan doğrudan bu ayların hangileri olduğu çıkarılamaz. Sadece sayısı ve nitelikleri hakkında bilgi verilir. Ancak ayetlerin bağlantılarını incelediğimizde bu ayları bulabiliriz.
Tevbe Suresi 3. Ayette geçen ‘Yevmü’l-Haccil Ekber’ yani ‘Büyük Hac Günü’, Hac ibadetinin doruk noktasıdır. Bu büyük gün, geleneksel olarak Zilhicce ayının 10. günü olarak kabul edilir. Bu ayetle birlikte, haram ayların ‘hac ayı’yla başladığı bellidir. ‘’Bu büyük hac gününde Allah ve Elçisi tarafından bütün insanlara bildirilen şudur: Allah’ın o müşriklere desteği yoktur; elçisinin de öyle. Ey müşrikler, dönüş yaparsanız hayrınıza olur. Sırt çevirirseniz bilin ki siz, Allah’ı çaresiz bırakamazsınız. Kafirlere acıklı bir azabı müjdele.’’
Tevbe 4. Ayette ise ‘haram ay’lardan sonra müşriklere karşı serbest mücadele verileceği ifade edilir. Bu da haram ayların, hac ibadetiyle başlayan ve belirli bir zaman süresi devam eden bir dönem olduğunu gösterir.
‘’Bu duyuru, sizinle antlaşma yapmış ve daha sonra bir kusur işlememiş, size karşı kimseye destek vermemiş müşrikleri kapsamaz. Onlara karşı olan andınızı süresinin sonuna kadar koruyun. Allah kendisinden çekinerek korunanları sever.’’
Tevbe 5. Ayette ‘Haram aylar sona erince…’ ifadesi geçer. Dikkat edilirse burada ‘ay’ değil, ‘aylar’ denmektedir. Bu çoğul ifade, haram ayların arka arkaya geldiğini ve bütünsel bir dönem oluşturduğunu açıkça ima eder. ‘’O haram aylar çıktığında…’’
Geleneksel anlayışta haram aylar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep’tir. Ancak Recep ayı, diğer üç ayla ardışık değildir. Zilhicce, Muharrem’den sonra gelen Safer ve Rebiülevvel aylarıyla devam etmez. Recep ayı, 7. ay olarak araya yaklaşık 5 ay sonra girer. Bu durum, Tevbe 5’teki ‘haram aylar sona erince’ ifadesindeki ardışıklık vurgusuyla çelişmektedir.
Bu da........
© Adil Medya
