menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hikmet’in Analizi ve Kur’an’dan Hikmet Çıkarma Örnekleri

19 0
14.10.2025

Arapça ḥikmah H-K-M kökünden gelir. Temel anlamı “isabetli hüküm vermek, bilgelikle davranmak” tır. Sözlüklerde hikmet, kişiyi yanlışlardan alıkoyan, doğruya sevk eden derin bilgi ve anlayış anlamında tanımlanır. Bu kökten türeyen ḥukm (hüküm) “yargı kararı”, ḥakim (hakîm) ise “bilge; işleri sağlam ve kusursuz yapan” anlamındadır.

Türkçe hikmet Arapçadan Türkçeye geçmiş bir sözcüktür. Anlamı “bilgelik, gizli sebep, derin anlam” şeklinde özetlenebilir. Örneğin “Bu işin hikmeti nedir?” denildiğinde, bu işin altında yatan gizli sebep veya bilgelik nedir anlamı kastedilir.

Kısaca, hikmet gerek dilsel gerek kültürel açıdan doğru ve yerinde hüküm verme becerisini, derin bilgeliği ifade eder.

Kur’an’da Hikmet Kavramı

Kur’an-i Kerim’de hikmet kelimesi çeşitli bağlamlarda geçmekte olup yaklaşık 20 defa geçer. Bu geçişlerin onunda hikmet kelimesi özellikle kitap (vahiy, ilahi kitap) kelimesiyle birlikte kullanılmıştır. Örneğin birçok ayette Allah’ın peygamberlere “Kitabı ve hikmeti” öğrettiği veya verdiği belirtilir. Bu ifadedeki kitap, ilahi vahyin metnini (örneğin Tevrat, İncil veya Kur’an’ı) temsil ederken hikmet ise bu vahyin içerdiği derin anlamlar, doğru hükümlerdir. Kur’an da kullanımları;

Görüldüğü üzere Kur’an terminolojisinde hikmet, bizzat Kur’an’ı veya onun hükümlerini de ifade edebilen kapsamlı bir kavramdır. Nahl Suresi 125. Ayette geçen hikmet doğrudan Kur’an’ı ifade eder. Yasin Suresi 2. Ayette Kur’an için “Hakîm Kur’an” denilerek, Kur’an’ın hikmet dolu bir kitap olduğu vurgulanır. Benzer şekilde Yunus 1, Ali İmran 58, Zuhruf 4 gibi ayetlerde de ilahi kitabın “hakîm (hikmet dolu)” oluşundan bahsedilir. Bu ifadeler, Kur’an’ın içeriğinin hikmetle dolu olduğunu, yani içerdiği her bilginin, her hükmün üstün bir hikmete dayandığını gösterir.

Kur’an’da hikmet genellikle vahyin doğru anlaşılması ve uygulanmasıyla bağlantılıdır. Bir örnek olarak, İsra Suresi 22-39. Ayetleri ele alırsak bu ayetlerde Allah’a ortak koşmama, ana vebabaya iyi davranma, haksız yere cana kıymama, yetim malına el uzatmama, ölçüde adalet, zinaya yaklaşmama gibi bir dizi emir sıralanmıştır. Suresinin sonunda ise şöyle buyrulur: “İşte bunlar, Rabbinin sana hikmetten vahyettiği şeylerdendir.”. Bu ifade son derece önemlidir zira Kur’an bu emir ve yasakların kendisini “hikmet” olarak nitelendirmektedir. Yani Kur’an’ın içerdiği bu hükümler, Allah’ın vahyetmiş olduğu hikmetin ta kendisidir. Bu ayet grubundan çıkan sonuç şudur: Hikmet, Kur’an’da yer alan ve insanı erdemli kılan hükümlerin, öğretilerin tümüdür. Rabbimiz, söz konusu hükümleri hikmet diye adlandırarak, hikmetin Kur’an’dan ayrı bir şey olmadığını açıkça göstermektedir.

Kur’an’daki bazı ayetlerde Allah’ın, peygamberlere ve gayret eden kişilere hikmet verdiği ifade edilir. Örneğin, Bakara Suresi 269. Ayette, “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse ona çok hayır verilmiştir” buyrulur. Bu ayetten, hikmetin Allah’ın lütfuyla kullarına bahşedilen bir anlama ve isabetli hüküm verme yeteneği olduğu anlaşılır. Yine Lokman Suresi 12. Ayette Lokman’a hikmet verildiği belirtilir.

Özetle, Kur’an bağlamında hikmet, Allah’ın vahyettiği kitap içinde yer alan doğru hükümler, derin öğütler ve bu ilahi mesajın hayata geçirilmesine yarayan doğru anlayış anlamına gelir. Kur’an kendisini “hikmet dolu” olarak tanımlamış, içerdiği öğretileri bizzat hikmet diye nitelemiştir.

Kur’an’a Göre Hikmet: Hadis Değil, Vahiyden Doğru Hüküm Çıkarma İlmidir

Kur’an bütünlüğünde bakıldığında, hikmet kavramının hadislerle eşanlamlı olmadığı, bilakis Kur’an vahyinin bizatihi bir parçası ve o vahyin içerdiği doğru hükümlerin, derin anlamların adı olduğu ortaya çıkar. Aşağıda, Kur’an’ın bizzat ortaya koyduğu deliller ışığında bunu anlatırsak;

Hikmet “okunan” bir vahiydir, yazılıdır: Kur’an-ı Kerim, hikmetin de ayetler gibi okunmakta olduğunu bildirmektedir. Peygamberimizin eşlerine hitaben inen Ahzâb Suresi 34. Ayette şöyle buyrulur: “Evlerinizde Allah’ın ayetlerinden ve hikmetten okunanları hatırlayın.”. Dikkat edilirse burada hikmet de tıpkı “Allah’ın ayetleri” gibi okunan bir şey olarak zikredilmiştir. Okumak, ancak yazılı bir metin için söz konusu olabilir; zira yazıya geçirilmemiş, metluv (tilavet olunan) formda olmayan sözler için Arapça’da “kıraat-okuma” fiili kullanılmaz. Bu durumda hikmet, Peygamber’in o anki sözleri değil, Kur’an’ın yazılı ayetlerinden bir kısmı olmak durumundadır. Nitekim aynı ayetin devamında, peygamber eşlerine hem “ayetleri” hem de “hikmet”i okuyup hatırlamaları emrediliyor. Eğer hikmet, ayetlerden ayrı bir şey (örneğin hadisler) olsaydı, Peygamber hayattayken o evlerde yazılı halde bulunan bir hikmet metninin olması gerekirdi. Bu durumda örneğin İmam Şafii’nin hikmetin yazılı Kur’an vahyi değil, yazıya geçmemiş gayr-i metluv vahiy olduğunu iddia etmesi de hatadır. Kur’an da gayri metluv vahiy geçmez ve olamaz. Bu durumda Kur’an’ın hikmeti okunan diye nitelemesi, onun sünnet-hadis olamayacağının en açık delillerinden biridir. Sonuç olarak, hikmet eğer hadis olsaydı, Nebi hayattayken yazıya geçirilmiş bir “hikmet kitabı” olması gerekirdi.

“Kitap ve hikmet” ayrılmaz bir bütündür: Kur’an, hikmet ile kitap kelimelerini birçok kez yan yana kullanırken dilbilgisel olarak bunları tekil bir bütün gibi ifade eder. Özellikle Bakara Suresi 231. Ayet bu noktada çarpıcı bir dil inceliği içerir. Ayette, “Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size indirdiği Kitap ve hikmeti anın; O, sizi bununla öğütlüyor…” buyrulur. Arapça orijinalinde “size indirdiği” ifadesinden sonra gelen zamir tekil şeklindedir: “bihî” yani “onunla (öğüt veriyor)” Eğer kitap ve hikmet tamamen iki ayrı şey olsaydı, burada dilbilgisi gereği ikil zamir olan bihimâ (onların ikisiyle) kullanılması gerekirdi. Oysa ayet tekil zamir kullanarak, Kitap ile hikmetin özde bir olduğunu, tek bir bütün teşkil ettiğini işaret etmektedir. Bu basit görünen dilbilgisi detayı, aslında Kur’an’ın hikmeti kendi ayrılmaz bir parçası kıldığını ortaya koyar. Dolayısıyla “Kitap ve hikmet” ifadesini, “Kur’an ve Sünnet” şeklinde iki ayrı kaynak diye okumak, ayetin Arapça lafzına da aykırıdır. Nitekim bu dil olgusu, hikmetin Kur’an’dan bağımsız ikinci bir kaynak olduğunu iddia eden yaklaşımları kökten sarsmaktadır. Sonuç olarak, Kur’an ve hikmet ayrı değil, bir bütündür; biri Allah’ın kitabı, diğeri de o kitabın içindeki derin hükümler, manalardır.

Kur’an “hikmetle dolu” bir kitaptır, dışarıdan hikmete ihtiyaç duymaz: Yukarıda değindiğimiz gibi Kur’an kendisini “Hakîm” (hikmet........

© Adil Medya