menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gölgelerle Savaş: Karanlıktan Çıkmak, Tevhid’e Yürümek

19 0
08.08.2025

Biliyor musun, insan bazen karanlıkta kalınca fark eder yolunu kaybettiğini… Ama daha tehlikelisi, loş bir ışığın altında “ben yolumu buldum” diye kendini kandırmasıdır. Loş ışık insana huzur verir gibi görünür, çünkü tamamen kör olmaktan iyidir. Ama o ışık seni varacağın yere götürmez; sadece olduğun yerde oyalandırır. İşte bizim memlekette de, dünyada da çok gördüğüm bir şey bu: Hakikat var, ama üstüne incecik bir perde çekilmiş. Gözüne biraz ışık geliyor, ama tam göremiyorsun. İşte buna ben obskür zihniyet diyorum. Yani “hakikati gölgeleyen kafa yapısı.”

Bu kafa yapısı, öyle saf bir cehalet değil. Cehaletin bazen masum bir tarafı vardır; bilmezsin, öğrenince düzelirsin. Ama bu başka… Bu, bilmediğini bile bile öğrenmek istememek. Çünkü öğrenmek demek, alışkanlıklarından, konforundan, ezberinden vazgeçmek demek. Ve insan, konforuna yapışmışsa, yeni bir hakikat ona yük gibi gelir. Yeni bilgi, alıştığın koltuktan kaldırır seni; o yüzden rahatsız eder. Bir de insan, o konforlu koltuğa öyle bir yapışır ki, oturduğu yer çürüse bile kalkmak istemez.

Bir de işin korku tarafı var. “Aman ha sorgulama, başına iş gelir” fısıltısı… Kültürümüzün en derin köşelerine sinmiş. Çocukken bile sorularımıza “sus, günah” diye cevap verilmiş. Böyle böyle soru sormaktan utanır hâle gelmişiz. Sonra da önümüze kim ne koyduysa, onu doğru sanmışız. Bir bakmışsın, ömür geçmiş ama kendi inancını hiç sorgulamamışsın. Aslında bu, hakikate ihanet gibi bir şey. Çünkü Allah’ın sana verdiği aklı kullanmamak, emanete ihanet etmektir.

Ama asıl sinsi olanı kutsal gölgecilik… Hani bazıları vardır, bir insanın sözünü Allah’ın sözünün önüne geçirir. Onun kitabını, yorumunu, geleneğini Kur’an’ın yerine koyar. Yıllar geçer, farkına bile varmazsın;........

© Adil Medya