007 JAMES BOND TÜRKİYE’DE!
SEDAT YILDIRIM SARICI * – Başta Filistin’de yaşamakta olduğumuz soykırım olmak üzere “bunca katliamlara, savaşlara, göçlere nasıl oluyor da insanlık sessiz kalıyor” sorusu durmadan karşımıza çıkar. ‘İnsanlık öldü’ gibi kalıplaşmış cevaplarla işi geçiştirenler olur.
Yazımızda toplum bilimcilerin, iletişim uzamanlarının işine müdahale edecek kadar hadsizlik sınırında dolaşmayacağız. Ama gavur elde karşımıza çıkan, sinema perdelerinden, televizyon ekranlarından üzerimize boca edilen öykülerdeki örtülü göndermelerle nasıl bir hipnoz yaratıldığına değinerek sükunetin sebeplerini bulmaya çalışacağız.
Masalların masaya yatırılması, ameliyat misali şahsa münhasır bir müdahaleyi tetiklese de uzanılan masa, eldeki neşter müşterektir. Rıza yaratımı veya idraka istikamet tayini, istihbarat iştigali gibi bir nevi casusluk faaliyetleridir.
JAMES BOND
1962’de başlayan James Bond sinema efsanesi 25 filmlik bir seriye dönüşmüş durumda.
James Bond ‘öldürme lisansını’ (yetkisini’) elinde tutan diğer masal, öykü, roman, efsane ve sinema kahramanlarına oranla ayrıcaklı bir kayırmacılığa sahiptir. Serinin 1962-2021 aralığında toplamda 1299 öldürme sahnesi gerçekleşmiştir.
Yıldız yakışıklı olunca katliam yakışık karşılanabiliyor! Bu yakışıklı James Bond’lar arasında Roger Moore, Sean Connery, Timothy Dalton, Daniel Craig ve elbette Pierce Brosnan akla ilk gelenlerdendir.
Katil yakışıklı olduğuna göre maktul çirkin resmedilmelidir. Bu çirkinleri ve çirkinlikleri Ruslar, Çinliler ve son dönemlerde Orta Doğulular (Müslümanlar) üzerinden, katli vacip illüzyonuyla dünya kamuoyuna pompalarlar. Siyahi ya da Asyalı karakterler genelde düşman ya da geçici müttefiktir (Barack Obama, Colin Powell, Condoleezza Rice ; ))
James Bond serisi, yalnızca macera ve casusluk hikayeleri değildir. Batı’nın (özellikle Birleşik Krallık) küresel rolünü, ‘ahlaki üstünlük’ ve ‘medeniyetin bekçisi’ kimliğini izleyiciye sunan güçlü kültürel ve siyasal araçlardır.
Her filmde Bond’un, yasal olmasa bile diğer ülkelerde faaliyet göstermesi, bir tür Batılı meşruiyet algısı yaratır. Batı’nın yasaları uluslararası hukuk gibi gösterilir. İngiliz Gizli Servisi MI6’nın Bond’a kılavuzluğu, (hesapta) dünyadaki istihbarat tehdidini kontrol etmesi, Batı’nın bilgi egemenliğini ima eder.
James Bond kek değil, ürkek değil, gerçek bir erkektir! Akıllı, atletik, karizmatik, ölçülü, duygularını bastıran, kadınlara hükmeden, ölümle dans eden, klasik Batı erkekliğinin vitrinlik numunesidir. Maşallah.
Serinin tamamında kadınlar eşantiyon gibidir. Bond ne istese bonkör davranırlar. Vazife nihayetlenmeden de sanmanlık şenlenebilir. Vatanlarını satabilirler ama Bond’an vazgeçemezler.
Görüntü yönetmenlerinin görsel dili öylesine renkli ve zengindir ki, yerkürenin öylesine nadide yerlerinde çekimler yapılır ki yeni çıkacak bir James Bond filmini izlemeden ahirete göçmek tekamülünü tamamlayamadan musalla taşına yatmaya benzer.
Omega, BMW, Aston Martin, Sony gibi markalarla Bond üzerinden tüketim alışkanlıkları da şekillendirilir. Lüks, kalite ve statüyü özendiren küresel ölçekte pazarlamalardır. Tutumluluk, azla yetinme, garibanlık bahis edilmez.
JAMES BOND MÜZİKLERİ
James Bond film müziklerinde binbir farklı düzenlemeyle geçen ana temanın bestecisi John Barry’dir. Her bir filmde değişen şarkıları Shirley Bassey, Tom Jones, Louis Armstrong, Nancy Sinatra, Paul McCartney, Tina Turner, Madonna, Alicia Keys, Adele, Sam Smith, Billie Eilish gibi dönemlerinin oldukça şöhretli solistleri söylemişlerdir.
İdrak istikametine (algı operasyonuna) ayrılan bütçe epeyce bir yüksektir.
Hak tesliminde tenzilat gibi gayriahlaki muamele yakamıza yakışmayacağından samimiyetle itiraf etmeli ki Bond filmlerinin müzikal düzenlemeleri müzik tarihinde zirvedir.
Bestelenen her şarkıya çaktırmadan ve büyük bir ustalıkla John Barry’nin 1962 yapımı armonik ve melodik yapısı monte edilir. Müziksever orijinal eserin parçası zannedebilir ama aslen John Barry hürmetle selamlanmaktadır.
25 seriye uzanan bu tür bir armonik ve melodik süreklilik yeryüzündeki hiçbir esere nasip olmamıştır. 2200’den fazla yorumu olduğu yazılan Summertime (George Gershwin) ve Yesterday (Beatles) dahil olmak üzere Beethoven 9. veya 5. senfoniler bile öyküsel karakterli aranje çeşitliliğiyle literatürde bu denli anılmazlar.
‘Bizim’ Üsküdar’a Gider İken türkümüzün besteciliğini de Balkanlardan Britanya’ya sahiplenmeyen kalmamıştır. Konçertolardan modern orkestral düzenlemelere bölgemizin en çok ele alınan temasıdır.
Ve nefistir. Üstelik James Bond ana melodisinden de en az on kat güzeldir. Gel gelelim tek bir tane bile hatırı sayılır aranjesi yoktur dersem kusuruma bakacak çıkar mı, bilemem.
JAMES BOND’UN İKAMETGAHI
Bond, en nihayetinde maaşla çalışan bir ajandır. Harici memleketlerdeki mesaisi bitince İngiliz istihbarat servisi MI6’nın (Secret Intelligence Service – SIS) genel merkezine döner.
James Bond filmlerinde bombalanan MI6 binası, 20 Eylül 2000’de gerçekten de bombalanmıştı. Eski Mezopotamya tapınaklarını andıran kale benzeri istihbarat binası, sinema perdelerinde dünyayı kurtarır. Oysa gerçekte Gerçek İrlanda Cumhuriyet Ordusu -RIRA’ya bağlı bir kişi 300 metreden ateşlediği tanksavar roketiyle sekizinci katı vurmuştu. Saldırganı da bulamamışlardı, iyi mi?
Bir de kaza söz konusuydu. James Bond filmlerinin helikopter pilotu Peter Barnes, MI6 binasının hemen yanına düşerek can vermişti (16 Ocak 2013). Sisli havada, yapımı devam eden yüksek bir binanın tepesindeki........
© Açık Gazete
