Barış şeffaflık, kararlılık ve sabırlı mücadeleyi gerektirir!
Prof. Dr. Mustafa Durmuş – Tarih Türkiye toplumuna çok kıymetli bir barış imkânı daha sundu. Ancakciddi belirsizlikler altında yürümekte olanbu yeni barış sürecinin önünde birçok engelinbulunduğunu da gerçekçi bir biçimde kabul etmemiz gerekiyor. Bunlardan bazıları:
Bunların yanı sıra altının çizilmesi gereken ciddi bir engel daha var ki asıl bu engelin üstesinden gelinmesi daha zor görünüyor:
Negatif barış
Öncelikle “negatif barış” ve “pozitif barış” arasındaki farkın ortaya konulmasıyla başlayalım. Bugün ilerletilmeye çalışılan şey pozitif barış görüşmelerinden ziyade,negatif barış aşaması yani silah bırakma ve çatışmaların durması ve silahların susmasıdır.Bu çerçevede, PKK kongresini toplayıp örgütü fesih etme kararı aldı, silah bırakması bekleniyor. Buna karşılık devlet işi daha yavaştan alıyor.
Pozitif barış
Pozitif barış ise, silah bırakma ve çatışmaların durmasının ardından gelecek olan ve barışı kalıcı hale getirmeyi hedefleyen başta yasal düzenlemeler olmak üzere tüm önlemlerinhayata geçirilmesini içeriyor. Bu aşamada artık “sosyal adalet”, “eşit yurttaşlık” gibi toplumsal barışın kalıcılığını sağlayan temeller atılır.(1)
Şu an pozitif barış aşamasında olmadığımız gibi, negatif barış aşamasının gerekleri de yerine getirilmiş değil. “Pozitif barış aşamasına geçilebilecek mi” ya da “ne zaman geçilebilecek” gibi sorulara net yanıtlar verebilmek oldukça zor. Çünkü süreç belirsizliklerle ve kırılganlıklarla ilerliyor.
Bu noktada unutulmaması gereken çok önemli bir husus, barışın kendiliğinden gelmeyeceği, onun ancak uğruna verilecek mücadelelerle, kararlılıkla ve sabırla sağlanabileceği hususudur.
Toplumun desteğini almak şart!
Bu sürece toplumun en geniş kesimlerinin desteğini sağlayabilmek, sadece toplumun farklı kesimlerinin inanıp güvendiği siyasal parti liderlerinin bu süreci sahiplenip savunmasıyla ya da “savunuyormuş gibi yapmasıyla”mümkün olmaz. Hatta Meclis’in sürece sahip çıkması (son derece önemli olsa da) tek başına yeterli değil.
Özellikle de ekonomik sıkıntıların tavan yaptığı, toplu işten çıkarmaların, enflasyon ve yoksulluğun arttığı ve halkın adeta yoksullukla (hatta açlıkla) boğuştuğu böyle dönemlerde, çatışmaların ve savaşın bu olguları nasıl daha da kötüleştireceği, buna karşılık barışın ve demokrasinin bu sorunların çözümünü nasıl kolaylaştırabileceği toplumun her kesimineanlatılmalı. Bu amaca yönelik olarak her türlü araç ve bilgi,toplumun barışın kaçınılmaz olduğuna inanmasına yardımcı olmasını sağlamak anlamında değerlendirilmeli.
Özellikle de DEM Parti, barış, toplumsal refah ya da savaş, ekonomik........
© Açık Gazete
