menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Görünmezlikten Görünürlüğe…

11 1
03.07.2025

Cumhuriyet kurulurken birlikte yola çıkanların birlikteliği, iktidarı elinde bulunduranların ulus-devlet mantığı içerisinde “öteki” olanları yok saymasıyla son buldu. Farklı kimlikler, yeni ve homojen bir devlet yapısı içinde eritilmeye çalışıldı. Erimeyenler içinse zorlayıcı yasal düzenlemeler getirildi; böylece yeni ulus-devletin hukuk düzeni tesis edildi.

Yok sayılanlar aslında hep vardılar; sadece görünmez kılınmışlardı. Ancak liberalizmin ekonomik olarak iktidar alanına yerleşmesiyle ve küreselleşmenin ulus-devlet kurumlarını zorlaması sonucu görünmeyenler görünür olmaya başladı. Bu yeni süreçte devlet, artık homojen bir yapıdan ziyade çok kültürlü bir yapıya yönelme ihtiyacı hissetti. Bu adım, ilk olarak “Kürt realitesinin” tanınmasıyla atıldı. Oysa bu realite zaten mevcuttu; sadece devletin hukuk düzeni içinde yer almıyordu. Kürtler ve Aleviler sonradan ortaya çıkmadılar; görünür hale geldiklerinde, sorunları da masaya yatırılmaya başlandı.

Kürt açılımı, ilk denemesinde başarısız oldu. Sürecin görünmeyen yüzü, Arap Baharı sonucu ortaya çıkan değişimlerle birlikte daha net görülmeye başlandı: Yüzeyde sakin, fakat derinlerde fırtınalı bir dönem yaşanıyordu. Bugün geldiğimiz noktada, bu açılım süreçlerinin niteliği, yönü ve gerçek amacı üzerine yeniden düşünmek gerekiyor.

“Kürt Yeterli Değil, Yanına Alevi Açılımı Ekleyelim!”

Artık yalnızca Kürt açılımı değil, bir de Alevi açılımından söz ediliyor. Söylentilere göre, 16 Ağustos’ta —eğer........

© Açık Gazete