İzmir’in kentsel dönüşümünde yanlış iliklenen ilk düğme: Kooperatif modeli
İzmir, Türkiye’nin kentsel dönüşüme en fazla gereksinim duyan kentleri arasında.
An itibarıyla 17 aktif fayın üzerinde oturan İzmir, tarihi boyunca pek çok yıkıcı depremle karşılaşmış. Pek çok tarihsel kaynakta belirtildiği şekliyle 1688 depremi kenti adeta yerle bir etmiş.
Bu durum, uzun yıllardır yerel yönetimlerin en önemli gündem maddeleri arasında yer alırken, “Son 30 yılda somut olarak ne yapıldı?” diye soracak olursanız, “Bir arpa boyundan hallice” derim sizlere…
Bu 30 yılın 15 yılında İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanlığını yapan Aziz Kocaoğlu’nun, Ballıkuyu ve Vezirağa bölgelerindeki rezalet görüntülü gecekonduları yıkarak Uzundere’ye taşıması, bu bir arpa boyunun en önemli halkası oldu. Aktepe – Emrez, Örnekköy, Uzundere gibi kentsel dönüşüm alanlarında yapılanlar ise yapılması gerekenlerin kaçta kaçı, tahmin bile edemiyorum.
Peşrevi uzun tuttuk, konuya gelelim.
Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önceki başkanı Tunç Soyer olmak üzere pek çok eski ve yeni bürokrat ile iş dünyasından isimlerin başını yakan kooperatif davaları, İzmir’in kentsel dönüşüm macerasında yanlış iliklenen ilk düğmeydi.
30 Ekim 2020’de yaşanan 6,9 büyüklüğündeki deprem, merkez üssü olan Sisam adasında sınırlı hasara neden olurken, kuş uçuşu 100 km ötedeki İzmir’e büyük hasar vermişti. 117 kişinin öldüğü depremin birkaç saniye daha sürmesi halinde olacakları tahmin etmek bile güçtü.
Depremden sonra İzmir’in kentsel dönüşümü ile ilgili AKP kanadından gelen eleştirilerin dozunun artması, vatandaştan gelen haklı ve yoğun baskılar ile kamuoyu beklentisi İBB yönetimini alternatif kentsel dönüşüm mekanizması arayışına itti.
O mekanizma kooperatif modeliydi.
Buna göre İBB’nin en önemli yatırımcı şirketleri arasında yer alan İZBETON, kentsel dönüşümde aktif rol alacak ve dönüşümü kooperatifler eliyle yapacaktı.
İş dünyasından pek çok saygın kişinin de yönetimlerinde olduğu kooperatifler kanalıyla hem emsal artışı sınırları zorlanacak hem de tüm kooperatifler için uygulanan KDV avantajı ile inşaat maliyetlerinde yaşanan fahiş artışlar bir nebze olsun kompanse edilecekti.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir diğer önemli sorunu, iştirakleri arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki Kiptaş şirketine benzer şekilde, kentsel dönüşümde uzmanlaşmış, finansal ve kadro yapısı güçlü bir şirket olmamasıydı.
Ve dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı şâşâlı bir törenle Karşıyaka - Örnekköy 3’üncü ve 4’üncü etaplarda kooperatif modeli ile ilk dönüşüm başlatıldı.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
Her şeyden önce İZBETON’un kentsel dönüşüme odaklanan bir kadro yapılanması ve deneyimi yoktu. İZBETON’a hizmet veren pek çok taşeron şirket bu oyun planında koçbaşı olarak kullanılacaktı. Bu dallı budaklı garip sistemi savunanlar arasında, gazeteci meslektaşlarımızın da olduğu geniş bir kitle vardı. İyi uygulama örneği olarak ise 1980’li yıllarda İzmir’den tüm Türkiye’ye örnek olan, Egekent’ler ve Ev-Ka’lar ile on binlerce aileyi konut sahibi yapan Ege-Koop tecrübesi öne sürülüyordu.
Kooperatif modeli kuşkusuz örgütlü toplumun işaretlerinden biri ve yararlı bir modeldi. Sosyal demokrat dünya görüşü ile de bütünleşen yanları........
© 9 Eylül Gazetesi
