Teröristbaşının Affı... İki Poz Arasındaki Fark...
2013’teki birinci açılım sürecinde İmralı’daki teröristbaşı; “Türkiye’deki çözüm Suriye’deki, Suriye’deki çözüm Türkiye’deki çözümdür. Umarım bunu hayata geçirebilirler.” dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin işaret fişeğiyle başlayan ikinci açılım sürecinde tam da bu oluyor. Bir yandan bölücü terör örgütüne silah bıraktırması için İmralı’daki teröristbaşıyla pazarlık yapılıyor, bir yandan örgütün Suriye kolu YPG/PYD’nin HTŞ liderliğindeki yeni Şam yönetimine entegrasyonu için çalışılıyor.
Birinci açılım sürecinden bir başka sayfa:
9 Kasım 2013’te; o zaman da İmralı postacılarından olan Sırrı Süreyya Önder, dönemin Başbakanı Erdoğan’la yaptığı yaklaşık 3 saatlik görüşme hakkında bilgi verip şunları anlattı:
“Başbakan devam etti. ‘Bana ne yapacağımı soruyorsun, söyleyeyim. Her şeyi yapacağım. Bir zamanı var ve bu konuda Apo ile de anlaşmışım. Tek bir kırmızı çizgim var, o da Suriye’dir. Orada Kuzey Irak benzeri bir yapılanmaya asla izin vermeyeceğim’ dedi.”
Teröristbaşı da sinirlenerek şu karşılığı verdi:
“Sen de ona söyle: biz de merkezi Suriye devleti içinde Kürtleri asla eritmeyeceğiz. Bu da bizim kırmızı çizgimizdir.”
COLANİ-KOBANİ
MHP Lideri Bahçeli, “Kandil ve Edirne muhatap değil” diyerek sadece “umut hakkı”ndan yararlanma karşılığında DEM’lilerin İmralı’ya gidip teröristbaşından, PKK’yı lağvettiği açıklamasını almasını istemişti.
Ama görüyorsunuz, DEM heyeti teröristbaşıyla görüştükten sonra kapı kapı dolaşıyor. Eski eşbaşkanlara, Edirne’deki Selahattin Demirtaş’a da Kandıra’daki Figen Yüksekdağ’a da gittiler. Görünen o ki, ikinci İmralı ziyaretinden sonra muhtemelen sıra Avrupa’daki PKK’lılara, hatta Kandil’dekilere gelecek. Teröristbaşının 2013’te, “Sadece Kandil ile değil, gazeteciler vb. kimselerle temasım olmalıdır.” diye buyurduğunu da hatırlatalım. Yani ortada henüz silah bıraktırmanın “s”si yok!..
Geçen hafta bazı AKP milletvekiliyle kahvaltıda buluşan Erdoğan’ın bir soru üzerine, “Ev hapsi, mev hapsi diye bir şey yok. Adamın kendisi de çıkmak istemiyor. Bunlar nereden çıkıyor? Af diye bir şey yok. Bebek katiline af yok.” dedikten sonra Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a dönüp, “Bunları halka anlatın.” talimatı verdiği bildirildi.
Bunu yazan, iktidarın önemli sesi Abdülkadir Selvi’ydi. Yalanlanmadı, ama çok da tartışılmadı. Sadece teröristbaşına af konusunda Erdoğan ve Bahçeli’nin çeliştiği yorumları yapıldı.
Bir kez daha 2013’e müracaat edelim. Teröristbaşı, Selahattin Demirtaş’a kimlerle görüşmesi gerektiğini sıralarken şöyle konuştu:
“Şimdi Öcalan çıksın, af falan deniyor. Bir defa ben affedilecek bir suç işlemedim. İkincisi; bana bu hafta, bu ay dışarı çık deseler, ben burada kalmayı tercih ederim. Çünkü koşullar oluşmadan çıkmak mümkün de değil. Ben siyasi davası olan bir adamım ve bu yüzden buradayım. Çıkacaksam da bu çıkış siyasi gelişmelerle olacaktır. Ama bu yaz Adada bazı mekân değişiklikleri olabilir. Daha geniş bir mekâna geçebilirim. Gelen misafirlerimle toplantı yapabileceğim daha geniş bir yer olabilir. Belki de inşaatına başlanmıştır burada, bilmiyorum. O zaman Kandil'dekiler de bu yaz buraya gidip gelebilirler belki. Hatta en son silah bırakma gibi........© 12punto