menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Teröristbaşı ne istiyor; ikinci 'Ergenekon-Balyoz' kumpasının kurulmasını mı?!.

109 1
13.10.2025

Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ıncı Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ Ergenekon kumpası çuvalına atılmadan bir yıl önce yazdığı “Terör Örgütlerinin Sonu” adlı kitapta, şunu vurgulamıştı:

“Dünyada yaşanan diğer örnekler, koşulsuz silah bırakılmasından ve örgütün tasfiye edilmesinden önce devletlerin herhangi bir adım atmadığını göstermektedir… PKK’nın koşulsuz olarak silah bırakması ve kendini tasfiye etmesiyle örgüte en sağlıklı şekilde son verilebilir. Bundan sonra elbette devlete düşen görev de örgüt mensuplarına bir entegrasyon planının uygulanmasıdır.”

Açılım-saçılımın tam gaz sürdüğü dönemdi ve kitap da yapılanlara/yapılmak istenenlere satır satır cevap gibiydi. Başbuğ’un kitabı çıktığında Silivri Cezaevi’ndeydim. Okuduktan sonra, “Vallahi bu kitap Başbuğ’u Silivri’ye götürmezse iyidir.” dedim. Yanılmadım, 1 yıl sonra da Başbuğ Silivri’ye geldi!..

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı şimdiki açılımda durum ne? Teröristbaşı, örgütünü koşulsuz fesh edip, silah bıraktırdı mı? Hayır. Ama her Allah’ın günü iktidarın yeni bir adım atmasını istiyor.

Yasal dayanağı olmadan Meclis’te kurulan komisyon da bunlardan birisi. 10 gün kadar önceki toplantıda akademisyenlerden birisi, “etkin pişmanlık düzenlemesinin” yapılması önerisinde bulununca, DEM’li Meral Danış Beştaş nasıl zıpladı? Şöyle:

“Zaten pişmanlık yasası var. Örgüt üyeleri pişman olup dönselerdi, bugün çatışma sona ererdi. ‘Pişman olsunlar, gelsinler‘, ‘en çok nasıl içeride tutarız, nasıl incitiriz’ zihniyetinden ziyade siyaset yapma talepleri var. Dünyanın her yerinde de bu böyle olmuş.“ dedi ve “pişman olup olmama parantezinin meseleyi çok geri bir noktaya taşıyacağını” kaydetti.

40 bin insanın ölümüne sebep olmuşlar; küçücük bir pişmanlık veya özür yok, hadsizce bol bol dayatma var.

Geçen hafta Meclis çatışı altında yaşananları biliyorsunuz. DEM Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, teröristbaşının özgürlüğü için Diyarbakır’dan gelen kadınlara, “Umudu kuşanan, özgürlüğe yürüyen Diyarbakır'dan, kadim şehirden, Kürdistan'ın dört bir yanından özgürlük için, eşitlik için, demokrasi için, Öcalan'ın özgürlüğü için yürüyen kadınlar hoş geldiniz” diye hitap etti. Salondakiler de hep bir ağızdan; “biji serok Apo” sloganları attı.

Bu rezalete AKP-MHP cenahı dışında her kesim tepki gösterdi, Savcılığa suç duyurularında bulunuldu.

TBMM ve PKK komisyonu Başkanı Numan Kurtulmuş’un bile kapalı bir toplantıda, tüm tarafların daha dikkatle olmasını isteyip, “keşke böyle sloganlar olmasaydı” dediği bildirildi. DEM Sözcüsü Ayşegül Doğan ise şunları söyledi:

“Her siyasi partinin grubuna gelenler, taleplerini iletmek isteyenler slogan atabilir. Her siyasi partinin grubunda slogan atılıyor. Son derece demokratik bir hak. Spesifik ve gizli bir ajandamız yok bizim… Bundan rahatsız olmak ya da bunu işte başka türlü değerlendirmek olsa olsa süreci anlamamışların yapabileceği bir şey olur.”

Tepkilerin büyümesinden olsa gerek; olaydan tam 5 gün sonra İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Kürşat Zorlu atılan sloganları “kabul edilemez” buldu.

İyi ama orada sloganlar dışında bir de Grup Başkanvekili Koçyiğit’in “Kürdistan”........

© 12punto