MHP Lideri Devlet Bahçeli, Mesut Barzani’nin 25 Eylül 2017’de yaptığı, Kerkük’ü de kapsayan bağımsızlık referandumunun ardından, “En az 5 bin ülkücü gönüllü, başta Kerkük olmak üzere Türkmenlerin yaşadığı Türk kentlerindeki varlık, birlik ve dirlik mücadelesine katılmak üzere hazır beklemektedir” dedi.

Sonra da şu uyarılarda bulundu:

“Blöf yapmıyoruz, palavradan konuşmuyoruz... Biz Barzani’nin acilen ıslah olmasını, yanlıştan dönmesini arzuluyoruz. Aksi halde, Irak’ın toprak bütünlüğü bozulur, bölgesel statü alt üst olursa 1926 Ankara Antlaşması başta olmak üzere, uluslararası antlaşmalardan doğan haklarımızı sonuna kadar kullanmalıyız. O zaman geldiğinde, şartlar oluştuğunda, tarih coğrafyaya dar geldiğinde Misak-ı Milli uyanacak; 81 Düzce’den hemen sonra 82 Kerkük, 83 Musul deme hakkının önünde hiçbir güç duramayacaktır.”

HTŞ, Esad’ı devirmek üzere yola çıktığında yaşanan çatışmalar sırasında ise plaka vermedi; ama Halep için şunları söyledi:

“Bizim niyazımız Suriye’nin huzur, istikrar ve barış ortamına bir an evvel vasıl olmasıdır. Fakat parçalara ayrılmış Suriye fotoğrafında Halebi yüz üstü bırakmak, yaban ve yabancı ellere teslim etmek hayal mahsulü bir ihtimaldir. Ve öyle bir an geldiğinde, tarih satır satır, sayfa sayfa yeniden tekerrür edecek, reklam arası son bulacak, fragman gösterimi bitecek, coğrafya yeni baştan aslına dönecektir.”

Bahçeli son olarak 19 Ekim günü KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tufan Erhürman’ın kazanması üzerine, KKTC Parlamentosu’nun acilen toplanarak “seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilmeyeceğini ilân edip Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almasını” istedi.

Erdoğan ve AKP’liler Erhürman’ı kutladığı halde üç gün sonra da MHP Meclis Grup Toplantısı’nda; 2017’de Kerkük ve Musul için yaptığı açıklamayı hatırlatıp şöyle konuştu:

“Bu görüş ve hedefimize sonuna kadar bağlı olmak kaydıyla, durumun aciliyetine binaen, şimdilik kısmi bir revize yaparak diyeceğim şudur: 81 Düzce’den sonra 82’nin KKTC olması artık hayat memat konusu haline gelmiştir.”

Bahçeli’ye göre, KKTC’de “egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüme kapalı duran ve federasyon özlemlerine yeşil ışık yakan bir siyasi zihniyet” işbaşına gelmişti ve “yakın bir tehdit” söz konusuydu.

Tüm bu açıklamaları neden yaptığını ise üç gün sonra yine kendisinden öğrendik. Dedi ki;

“Seçim öncesinde TV kanallarında federasyon mu iki devletli çözüm mü tartışmaları çok yapıldı. Bu yüzden federasyon fikrini savunan bir adayın kazanmasıyla o küçücük federasyon kıvılcımının ateşe dönüşmemesi gerektiğini düşündüğüm için hemen açıklama yaptım. Çünkü bunun beklenti haline........

© 12punto