menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ağızlarından bal (!) damlıyor...

52 0
02.11.2025

İktidarın “terörsüz Türkiye” sloganlı PKK açılımında bu hafta neler olduğuna bakalım.

26 Ekim’de Kandil’deki teröristbaşlarından Sabri Ok, “Abdullah Öcalan’ın onayıyla Türkiye’deki tüm güçlerinin medya savunma alanlarına geri çekilmeye başladığını” açıkladıktan sonra yabancı haber ajanslarına konuşan PKK’nın sözcüsü Zagros Hiwa neler istediklerini şöyle sıraladı:

“Hükümetin baskı ve zulmüne maruz kalmış olan insanların Türk siyasetine entegre olabilmesi için demokratik entegrasyon yasaları konuşulmalı... Kürtler Anayasa’da yerini almalı... Türk Ordusu Irak ve Suriye’den çekilmeli.”

Çekilme şovu hakkında DEM’in eşbaşkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları da konuştu.

Sabri Ok’un açıklaması için “tarihi bir gelişme, önemli eşik, yeni bir sayfa” ifadelerini kullanan ve “21. yüzyılın demokratik cumhuriyetin yüzyılı olması” gerektiğini vurgulayan Bakırhan, sözlerini, “yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın onurlu bir barış” sloganıyla bitirdi.

Tülay Hatimoğulları da “100 yıldır barışı dört gözle bekleyen yurttaşlardan” söz ederek, “demokratik cumhuriyet” konusunda şunları söyledi:

“29 Ekim'in arifesindeyiz. Cumhuriyetin kurulması elbette çok önemli ve değerli, ancak cumhuriyet ne yazık ki demokratikleşemedi. Bu nedenle de Türkiye’nin demokratikleşme sorunları çözülemedi ve yüz yıldır büyük sıkıntılar yaşıyoruz... Cumhuriyetin ikinci yüzyılında adaleti ve hukuku geliştirmek, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak görevi önümüzde durmaktadır... Barışın kaybedeni olmaz. Gelin, hep birlikte mücadele ederek bütün Türkiye halklarının hep birlikte kazanmasını sağlayalım.”

Tuncer Bakırhan’ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla T24’te kaleme aldığı yazıya da bakalım. Özetle şu iddialarda bulundu:

“102 yıllık Cumhuriyet serüveninde Kürt meselesi, temelde haklar ve her düzeyde siyasal katılım sorunudur. Cumhuriyet ile demokrasi arasındaki gerilimin en acı sonucudur. Bugün, hepimiz yeni bir dönemin eşiğindeyiz... Halkın cumhuriyet ve demokrasiyi 102 yıl sonra kendine mal etmesi, Kürt Meselesinin de çözümüdür... 20-22 Ekim 1919 tarihli Amasya Protokolü'nde vatan ‘Türk ve Kürtlerin oturduğu arazi’ olarak tanımlanmıştı. Bugün 21. yüzyılda bu tanımı sadece iki halkın egemenliği olarak değil, tüm halkları ve inançları dahil eden eşit yurttaşlık fikri için bir imkân olarak değerlendirmeliyiz... 1 Ekim 2024'te başlayan süreç, Türk-Kürt ilişkilerinin demokratik zeminde güncellenmesi için tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu süreç sadece bir sorunun çözümü değil, demokratik cumhuriyetin inşa şansıdır... Barış sadece silahların susması değil eşit........

© 12punto