menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Darbeci Olsam Hulusi Akar Yazılı Mesajı Gönderirdim'

78 6
10.10.2025

15 Temmuz’da darbe bildirisi ve görevlendirme listesini kaleme alıp birliklere gönderdiği iddia edilen, dönemin Genelkurmay Başkanlığı General-Amiral Şube Müdürü eski kurmay Albay Cemil Turhan, “Bu mesajları görseydim, öncelikle Hulusi Akar’ın ismi yazılı mesajı çekerdim. Eğer bu mesajı hazırlayan kişi olsaydım da, darbenin emir-komuta zinciri içerisinde yapıldığı algısını vermek için imza hanesine mutlaka Yaşar Güler ve Hulusi Akar ismini, hatta bütün kuvvet komutanlarının ismini yazardım.” dedi. Akar ve Güler’in gerek Uludere olayı gerekse 15 Temmuz nedeniyle eninde sonunda yargılanacağını da öne süren Turhan, bu sürecin en büyük kaybedeninin Hulusi Akar olduğunu söyledi.

Yargıtay’ın bozma kararından sonra Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda yeniden görülen Genelkurmay Çatı Davası’nda bu hafta yaklaşık üç gün savunma yapan Cemil Turhan, öncelikle 15 Temmuz şehitleri ve gazileri hakkında neredeyse isim isim bilgi verip bunların büyük bölümünün polis atışları, pompalı tüfek veya av tüfeğiyle vurulduğunu, ancak tamamından askerlerin sorumlu tutulduğunu vurguladı.

Turhan’ın bu konudaki oldukça dikkat çekici tespitlerini bir başka yazıda ele almak üzere; darbe bildirisi hakkında anlattıklarını aktaralım.

137 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına ilave olarak 108 şehit ve binlerce yaralı için verilecek 108 ağırlaştırılmış müebbet, 3 müebbet ve binlerce yıllık hapis cezasının yegâne gerekçesinin “darbe teşebbüsüne başlama talimatı olarak adlandırılan sıkıyönetim bildirisini kaleme alma” iddiası olduğunu, bu yüzden terör örgütü yöneticiliği ile suçlandığını belirten Turhan şunları kaydetti:

“Bir belgeyi kaleme almak, yani katiplik yapmak tek başına örgüt yöneticiliği için yeterli midir? Burada mahkemenin her türlü yazışmasında ve duruşma tutanaklarında mahkeme katibinin ismi ve imzası var. ‘Katip mahkemenin yöneticisidir’ diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. Bir an için sıkıyönetim direktifini benim kaleme aldığımı kabul etseniz bile bu beni örgüt yöneticisi yapar mı? Sözde yurtta sulh konseyine aynı birimde çalıştığım Personel Başkanım İlhan Talu, Daire Başkanım Partigöç’le birlikte ben ve diğer şube müdürü Mustafa Barış Avıalan dahil edilmiştir. İlhan Paşa sonradan çıkarılmıştır. Amirim yönetici ise aynı anda ben nasıl yönetici olabilirim? Burada bir anormallik yok mu? Öte yandan Karargâh İmza Yetkileri Yönergesine göre; evrakın kaleme alan kısmında şube müdürünün değil, proje subayının adı olması gerekmektedir. Benim ismim buraya son anda eklenmiştir. İsmimin yazı puntosu ile evrakın geri kalan yazılarının puntosu farklıdır. Bu durum ismimin kasıtlı bir şekilde buraya yazıldığını göstermektedir.”

“Fuat Uğur’un Yazdığı Gibi Sahte”

Turhan, söz konusu mesajların askeri bir formatta yazılıp yazılmadığının, bunların plan veya direktif olup olmayacağının ve atama biriminde çalışan birisi tarafından hazırlanıp hazırlanmayacağının bilirkişilere incelettirilmesi taleplerinin reddedildiğini bildirirken de şunları söyledi:

“Eğer bu yapılmış olsa; imza hanelerinin sadece kaleme alan, müsaade eden ve Yurtta Sulh Konseyi Başkanı hanelerinden ibaret olmayacağı, bunun yanı sıra parafe ve koordine hanelerinin de olması, Yönergeye göre, böyle bir evrakın Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar tarafından imzalanması, müsaade eden kısmında ikinci başkan Yaşar Güler’in isminin, kaleme alan kısmında ise şube müdürünün değil, proje subayının adının olması, koordine bölümü açılarak evrakın tüm J başkanlarının koordinesine açılması gerektiği, dosya numarasının ‘YSK: 1920’ ile başlamasının yönergeye uygun olmadığı, TSK’da elektronik imza kullanılmadığından da belgenin hukuken geçerli olması için ıslak imzalı olması gerektiği görülecekti. Bu dokümanlar askeri bir niteliğe haiz değildir. Karargâh tecrübesi olmayan kişilerce, tamamen sivil bir........

© 12punto