Wilson Prensipleri, emperyalizm muhipleri, Sevr sevdalıları…
Konu ne zaman ‘barış’ söylemleriyle yeni bir sürece evrilse ilk hedef Lozan Antlaşması oluyor. Maalesef değişmeyen bir döngü bu! Sevr hülyaları, Wilson Prensipleri hayali kuranların hedefi Lozan! Ve 1924 Anayasası, üniter yapı, ulus devlet…
Tarihsel saflaşmada, 101 yıldır her şeye rağmen ayakta kalan Türkiye Cumhuriyeti’ne emperyalizm cephesinden saldıranlar aynı noktada, Sevr cephesindedirler. Emperyalizmin bölgemizdeki ülkeleri nasıl bölüp parçaladığını hep birlikte şahit oluyoruz. Tarihinin en rahat dönemini yaşıyor ABD-İsrail Ortadoğu’da. Türkiye ise bu ateş çemberinin ortasında Atatürk Cumhuriyeti’yle dimdik ayakta duruyor! Bu nedenle emperyalizm yeniden Sevr peşinde!
Böl-parçala-yönet!
Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya, Suriye… Türkiye’ye dayatılan da Sevr koşulları…
Sözde özgürlük, demokrasi, insan hakları, eşit yurttaşlık vb. söylemlerle aslında emperyalizm güdümlü planları savunanlar 1910’ların Wilson Prensipleri’nin bugünkü yansımalarıdır! ABD’nin başını çektiği emperyalist bloğun Türkiye’yi ekonomik ve sosyal açından sömürgeleştirme programına ‘insan hakları’ kılıfıyla destek verenlerdir!
Sevr Antlaşması Neydi?
Nasıl ki sevdalıları unutmuyor, fırsat yakaladıkça açıyorlar Sevr defterini, biz de yeniden hatırlayalım Sevr’i!
Temeli Paris Barış Konferansı’nda atılmıştır Sevr’in. Sonrasında plânlar Londra ve San Remo’daki konferanslarda sürmüştür.
Osmanlı Devleti, 1914 yılında girdiği Birinci Dünya Savaşı’ndan oldukça ağır şartları içeren 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayarak çıkmıştır. Osmanlı Devleti’nin fiili olarak son bulması anlamına gelen bu antlaşmanın........
© 12punto
