'Dış kapının dış mandalı'
Teşbihte hata olmazsa, iç siyasette kan gövdeyi götürüyor. Kaleme alınacak “malzeme” çok ama bugün biraz dışarıya bakalım.
Trump, Ukrayna meselesine bir el attı, pîr el attı.
Önce Putin ile görüştü sonra Avrupalı liderleri Nazilli bardağı gibi karşısına dizdi, bir güzel ayar verdi.
Macron konuşurken Meloni'nin gözlerini devirmesi, sazı eline alan Trump'a mayışık mayışık bakması, Zelenski'nin siyah ceket giymesi, Merz'in akan burnunu eliyle silmesi gibi magazin basınının köpürttüklerini geçelim ama Washington'da son derece ilginç bir formatla yapılan bu toplantı, 21. Yüzyıl tarihinde kırılma noktası olacak gibi!
Başka zaviyeden sanki Şubat 1945'te Churchill, Roosevelt ve Stalin’in bir araya geldiği Yalta Konferansı'na benziyor.
O vakit, hepsinin niyeti görünürde savaş sonrasında barışçıl bir düzen kurmaktı ama konferansın sene-i devriyesi geldiğinde dünya kendisini çoktan soğuk savaşın içinde bulmuştu.
Bu inisiyatif de ne yazık ki uzun ömürlü ve kalıcı bir barış vadetmiyor.
Şimdilik silahlar susacak, parmaklar tetikten çekilecek ama Trump'ın miyop gözlüklerini takmadan yürüttüğü diplomasinin bir süre sonra dünyayı yeni ve çözümü çok daha zor meselelerle karşı karşıya bırakacağı kesin.
Mesela Çin, Rusya’yı örnek alıp “Nasıl olsa yapanın yanına kâr kalıyor” diyerek Tayvan'ı işgal etti, o zaman ne olacak? Güçlü olanın istediğini aldığı ve saldırgana hesap sorulmadığı bir dünya düzenini nasıl meşru kabul edeceğiz?
Lafı uzatmayalım.
Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkların sonunda zaferini ilan eden Putin oldu.
Masada ne varsa tamamına yakınını aldı sayılır.
En önemlisi, Kırım'ı cebine koydu. Sürecin sonunda istediği toprakları büyük ölçüde ülkesine katacak, Zelenski........
© 12punto
