Sineğin hükmü dinin çizgisi
Rivayet o ki, halife Ömer’in oğlu Abdullah’a Irak’lı biri gelir ve “ihramlı iken sivrisinek gibi zararlı küçük haşereleri öldürmek caiz midir” diye sorar. Abdullah’ın cevabı oldukça çarpıcı ve tarihe geçecek niteliktedir: “Şuna bakın! Peygamber’in, torunlarından birini öldürenler (Iraklılar gelmiş şimdi de) bana sivrisineğin kanını soruyorlar!”
Abdullah’ın sözünü tarihsel bir perspektif ışığında ele alacağız. Yalnız ona geçmeden önce Abdullah’a dair de birkaç söz söylemek gerekiyor. Kendisi her ne kadar bu sözlere imza atmış olsa da hem Muaviye’ye hem de Yezid’e biat etmekten geri durmamıştır. Dahası Yezid’e başkaldırmayı düşünen yakınlarını da bu bahiste uyarmış, “Devlet başkanına karşı çıkan ihanet eder, Harici olur” demiştir. En azından rivayetler bu yönde. Yine Hz. Hüseyin’in Kufe yolculuğuna karşı çıkmış ve bu yolculuğu dünyevi isteklerle tanımlamıştır. Dolayısıyla Irak’lılara bu sözü söyleyen Abdullah’ın tarihte verdiği sınavlar da hiç iç açıcı değildir.
Lakin bütün bunlar bir yana, söz tarihi nitelikte bir değer taşır. Şöyle ki, daha ilk dönemlerden itibaren egemen Müslüman dünya, yaşamın içinden akıp giden ekonomi-politik gerçekliklere, hayatın içindeki temel meselelere, örneğin yoksulluk sorununa, gelir dağılımdaki eşitsizliğe değil, dar alandaki itikadi tartışmalara yönelmiş, öte yandan zalim devlet başkanlarını bile genel olarak koruyup kollamıştır. Bu söylediklerimiz elbette bütün Müslümanlar için geçerli değil, fakat egemen Müslüman kültür, külliyat bunun üzerine inşa olmuştur. Muaviye’nin bütün yaptıklarına rağmen kabul görmesi, Yezid’in halifeliği ve bu çizginin bugüne kadar sürüp gelmesi tam da bu hakikatin gerçekliğini anlatır bize.
Muktedirleri koruyan, egemenlere söz söyletmeyen, zalim olsa bile devlet başkanına kol kanat geren, maddi koşulların........
© 12punto
