menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kimden Ne Öğrenmeli?

14 0
14.07.2025

İlkokuldayım.

O zaman ilkokul beş, ortaokul üç, lisede üç sene.

Üniversiteyi kazanabilirsen bir dört sene daha devam.

Ama o zamanlar illa üniversite bitireceğim diye bir inanış yok.

Zaten o kadar çok üniversite de yok.

Koskoca İstanbul’da İstanbul, Boğaziçi, İTÜ, Marmara adında toplam dört üniversite var.

Şimdi ise her semt, her mahalle üniversiteciklerle dolu. Liseden çok üniversite var gibi geliyor bana.

İlkokulda sınıflar 45-55 kişi arası. Çoğunlukla yakın mahallelerden gelen ve benzer gelir düzeyine sahip ailelerin çocukları.

Kimseyi ve bir şeyi kıskandığımı pek hatırlamam.

Tek istisnası, yıl sonu gelip karneler alındıktan sonra sınıftan ve mahalleden çoğu arkadaşımın yaz tatillerini geçirmek için aile büyüklerinin yanlarına köylerine gitmeleri.

Kimileri Kastamonu’ya, kimilerinin Bursa- Gemlik’e, kimilerinin Merzifon’a giderek, memleketin dört bir köşesine dağılırlardı.

Ve yaz tatili bitip okul açılmaya az bir süre kala geri dönerlerdi.

Okul açılınca en sevmediğim an ise ilk derste öğretmenimizin sınıfa sorduğu ilk soru; ‘yaz tatilinizde neler yaptınız bir kompozisyon yazalım, sonrada tahta da sınıfa anlatalım’ demesi.

Herkes köyde koyun, keçi peşinde koştuğunu, ağaçlardan meyve, bostanlardan sebze topladığını, dede ve nineleri ile yaylaya çıktıklarını anlatırdı.

Ben ise beş sene hep aynı cevabı verdim; ‘mahallede arkadaşlarla oyunlar oynadık,aile büyüklerini ziyaret ettik ve biraz da müze gezdik örtmenim’.

Bir köyümüzün olması hayali ise ilk okul biterken gerçeğe dönüştü.

Halam ve eniştem 1980’de Almanya’dan emekli olup Çatalca ilçesinin Durusu köyüne yerleşmeye karar verdi.

Bende bir bayram havası. Bizim de artık bir köyümüz olacak.

Elbette aile büyüklerinin de yıllar önce göçtükleri köyler var ama gitmek gibi bir alışkanlık yok.

Üstelik annem ve babam da hiç köyde ve memlekette yaşamamış. Hatta ben annemin doğduğu........

© 10 Haber