menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gelenekler ve yeniyi yaratmak

20 1
22.06.2025

Hiçbir sanat dalı diğer dallarla bir şekilde diyaloğa girmeden, birbirlerinden öğrenme süreci yaşamadan gelişmeyeceğinden, bu iç içe geçmeler olmadan gelişme denilen şey de olamıyor. Örneğin blues, Amerikan’ın güney tarlalarından doğup gelişirken şarkıları söyleyenler klasik müziği öğrenmeselerdi, klasik müziği hiç duymamış olsalardı daha sonra cazın serbest dönemine kadar gelen gelişimi belki de mümkün olamayacaktı. Uzmanlar işte yine bu karşılıklı etkileşimler ve iç içe geçmeler yüzünden Schoenberg’in bazı eserlerinde cazın ve dönemin foxtrot’ unun bariz etkileri olduğunu söylerler. Daha sonraki avangard müziğin bazı kolajlarında işte yine bu yüzden caz etkileri görülebiliyor.

Bundan dolayı, doğaçlama yaratma süreçlerini anlamaya çalışırken, yaratıcılar geleneklerle bir şekilde mücadeleye giriştiklerinde bazı geleneklerin hangi ortamlarda nasıl oluştuğunu kısaca da olsa öğrenmek ve çalışmak gerekiyor. Sanatlar arası karşılıklı etkileşimin gelişmeyi nasıl etkilediğine en güzel örneği Nazilerden kaçarak Kaliforniya’ya yerleşen Avrupalı sanatçılar ve düşünürler oluşturuyordu. Onları bu yüzden hayli detaylı inceledim

Klasik müzik geleneğinde tıkanıp kalmış ve bir çıkış yolu arayan Schoenberg’in, cazın geleneğinde yenilikleri arayanların yoğun olduğu tam o tarihsel AN’da(1940’lar) tam da o ortamda (Kaliforniya) bulunması sanki bir ilahi kader gibiydi. Schoenberg klasik müzik geleneğinde tıkanışını atonal sitemi ile aşmaya girişti. Kaliforniya’da komşusu olan Theodor Adorno, uyguladığı teorik müdahaleleriyle ve yazılarıyla Schoenberg sistemini ve ABD’de tonal geleneğiyle uyumlu klasik müziğin gelişmesini oldukça engellese de, bir yandan da cazda yenilikler arayanlar bebop ve ondan sonra serbest caza geçişi yaratırken Schoenberg’in atonal sisteminden........

© 10 Haber