Erkek
Erkekliğin onda dokuzu kaçmak onda biri ise hiç görünmemekmiş.
Son moda deyim ghosting ‘bir anda hayalet olup kaybolma’nın çağdaş adı olmuş.
Kadın ile erkeğin biyolojik farklılıklarından bahsetmek istemiyorum. Biliyoruz yaşıyoruz. Her şeyi de buna yüklemek ayıp oluyor tabii. Son üç yazımda anlattım kadın meselesini şimdi ise erkek meselesinin fermuarını açalım diyorum.
Erkekleri yakından tanıdığımı söyleyebilmem için kendimi bulmam gerekti. Yanıma koruyucu olarak verilen kuzenim ve erkek kardeşim ile babam ilk tanıdığım erkeklerdi. İlkokulu pek anımsayamıyorum, ancak ortaokulda Galatasaray lisesinde okurken ergenlik dönemleriyle tanıştım. Bana çok çocuk gelirlerdi. Sanki yaşça dört beş yaş küçük bir karşı cinsleyiz. Ne basit şakalar vs vs. Zaten lisede istenmediğimizi daha önce yazmıştım.
Lisede Beyoğlu’na geçince durum iyice vahim bir hal aldı. Vahşi bir ergen gurubu. Kendi cinselliklerini fark ederken karşı cinsinkini tanımamak üzerine kurulmuş bir dönem. Dönemin ataerkil ahlâk yapısının büyük önemi var tabii ki ama öte yandan her türlü tâciz hak götüre.
Yaşamımda ilerleyen zamanlarda diğer okullarda da bu durum var mı diye sormuştum. Çok azında varmış. İlk flörtleşmeler o zamanki deyimle çıkmalar orta okulun sonlarında lisede başlarmış.
Erkeğe kovalama kadına kaçma öğretilmiş. Kadın erkeğe ilgi gösterirse çok ayıp, hafif kız oluyorsun o zaman. İnce ince süzeceksin........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d