Ayrılık da aşka dair
Aşk hiç beklemediğiniz bir anda hayatınıza girer. Bazen de hazırlıklı olduğunuz ve çok istediğiniz için evren size bir eş gönderiverir.
Önce içiniz sürekli neşeyle dolar. O hep aklınızdadır. Çevrenizdekiler gözlerinizin ışıl ışıl olduğunu söylerler. Her zaman mutlusunuzdur. Sürekli gülümsersiniz. Sanki olumsuz tek bir şey kalmamıştır. Sevginiz karşılıklıdır. Gerçek mi diye kendinizi çimdiklemeniz gerekebilir. Süreç olumlu devam ettikçe bu ilişkiyi hak ettiğinize kendinizi inandırırsınız.
Elinizden gönlünüzden geçen her şeyi onunla paylaşmak istersiniz. Hele bir de bu yaklaşım karşılıklıysa, nohut oda bakla sofa hayaller kurarsınız.
Bize inandırılmıştır. Gerçek aşk ise artık birlikteliğiniz sonsuza kadar devam edecektir. Özellikle kadınlarda bunun içgüdüsel mi yoksa öğretilen mi olduğunu çözemedim ama böyle olduğuna inanırsınız.
Çevrenizden soyutlanırsınız. Her anınızı her dakikanızı onunla geçirmek istersiniz. Paylaşmak ve paylaşılmak istersiniz. Anlamak ve anlaşılmak istersiniz.
Aşkın gözü kördür denir. Bence de. Eşinizin sadece olumlu yanlarını görüp diğerlerini yok varsayarsınız. Ya da görseniz bile inkâr edersiniz. Zamanla düzelir ya da benimle mutlaka düzelir diye düşünürsünüz. Heyhat ne gam.
Bir ilişkide taraflardan biri diğerinden daha âşıktır derler. Buna da inanıyorum. Daha âşık olan aynı zamanda ilişkinin dinamosudur. Yoğun âşık olanın ağırlığı dayanılmaz olabilir. Bazen diğer taraf bunu taşıyamaz ve kendisini kötü hissedebilir.
Davul bile dengi dengine diyorlar da eğer aşk varsa dengesizlik söz konusudur zaten. Farklı huzurlu mutlu birliktelikler görücü usulüyle ya da akıl gözüyle kurulabilir. Rahattır konforludur ama bunun adı aşk olmaz. En azından ben böyle düşünüyorum.
Aşıklarımıza........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d