menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şirketler Artık Sadece Ekonomik Aktör Değil: Jeopolitikanın Satranç Taşları

11 0
27.10.2025

Dünya artık sadece ekonomik rekabetin değil, aynı zamanda jeopolitik hamlelerin, teknoloji savaşlarının, enerji krizlerinin, su ve gıda güvenliğinin, siber saldırıların ve bilgi operasyonlarının da arenası.

Bu yeni düzende şirketler yalnızca ticari kâr amacı güden ekonomik birimler olmaktan çıktı; artık küresel güç mücadelesinin satranç tahtasında aktif birer taş, hatta kimi zaman hamle yapabilen oyuncular hâline geldi. Devletler, kendi özel sektörlerini dış politika araçları olarak kullanırken; şirketler de yatırımlarını, güvenliklerini ve siyasi istikrarlarını korumak için jeopolitik refleksler geliştirmek zorunda kalıyor.

Küresel ekonomik sistem, 2020’lerin başından itibaren yeni bir döneme girdi. Pandemi sonrası toparlanma, Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze krizi, Çin-Tayvan gerilimi, Kızıldeniz’deki ticaret aksamaları ve ABD-AB eksenindeki korumacı politikalar; sermayenin akışını, yatırımın yönünü ve ticaretin kurallarını kökten değiştirdi. IMF verilerine göre, 2025 itibarıyla küresel doğrudan yabancı yatırımlar 2021’e kıyasla " azaldı, risk primi yüksek ülkelerdeki sermaye çıkışı ise hızlandı. Türkiye gibi coğrafi olarak hassas bölgelerde yer alan ülkeler için bu, özel sektörün faaliyetlerinin artık doğrudan jeopolitik parametrelere bağlı hale gelmesi anlamına geliyor.

Artık bir ülkenin dış politikadaki tercihi, sadece diplomatik ilişkileri değil, özel sektör yatırımlarının kaderini de belirliyor. Türkiye’nin son on yılda izlediği dış politika yönelimleri, ticaret ve yatırım ilişkilerinde hem fırsatlar hem de kayıplar yarattı. Suriye savaşı, Rusya ile inişli çıkışlı ilişkiler, Mısır ve Suudi Arabistan’la yaşanan diplomatik kopuşlar, Avrupa Birliği ile gümrük birliği reformunun ertelenmesi, Türk şirketlerinin farklı coğrafyalardaki pozisyonlarını doğrudan etkiledi.

2011–2020 arasında Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı yıllık 2,5 milyar dolardan 300 milyon doların altına düştü. Aynı dönemde, Suudi Arabistan’ın gayriresmî boykot uygulaması nedeniyle Türk müteahhitlik firmaları yaklaşık 3,2 milyar dolarlık proje kaybı yaşadı. Mısır’da ise 2013’teki diplomatik krizden sonra Türk şirketlerinin 150 milyon doları aşan yatırımı askıya alındı, bazı fabrikalar üretimi tamamen durdurdu. Bu tablo, yalnızca dış politikanın değil, şirketlerin stratejik risk yönetiminin de yeniden tanımlanması gerektiğini gösteriyor.

Rusya örneği ise son dönemin en çarpıcı vakalarından biri. 2024 sonunda Moskova yönetimi, Batılı ve Türk ortaklı bazı sanayi ve gıda şirketlerinin varlıklarını “geçici yönetime” devretti. Bu adım, yalnızca özel sektör için değil, aynı zamanda Türkiye’nin dış ekonomik güvenliği açısından da bir kırılma yarattı. 3.000’den fazla çalışanı, onlarca üretim tesisi ve........

© 10 Haber