Sinemanın Büyük Aynası: Gülmek, Ağlamak ve Hayatta Kalmak
Sinema yalnızca bir ulusun belleği değil, insanlığın ortak vicdanıdır.
Kimi zaman kahkahalarla, kimi zaman gözyaşlarıyla anlatır gerçeği.
Bazen kılıçların gölgesinde, bazen sessiz bir bakışta, bazen de bir tabağa serpiştirilen baharatın içinde saklıdır o hakikat.
Filmler hayal gücünün en güçlü formlarıdır; beynimize gizlice tutunur, farkında olmadan içimizde bir şeyleri harekete geçirirler.
Bazılarını defalarca izler, her seferinde yeni bir anlam keşfederiz.
Bazılarını ise bitirir bitirmez unuturuz.
Fark, içimizde neyi uyandırdıklarındadır: empatiyi, merakı ya da yaşama arzusunu.
Bu yazı, doğunun bilge dinginliğinden Akdeniz’in duygusal sıcaklığına, Batı’nın keskin mizahına uzanan 10 unutulmaz film üzerine bir yolculuk.
Yazının ilham kaynağı ise, mesleği bankacılık olsa da izlediği her filmi bir filozof gibi çözüp hayata uyarlayan dostum Ersin Akyüz.
Zhang Yimou, Çin’in yarım yüzyıllık çalkantılı tarihini bir ailenin hikâyesine sığdırır.
“Yaşamak, kazanmak değil; vazgeçmemektir.”
Savaşlar, devrimler ve yoksulluklar arasında insanın en büyük gücü, yaşamı sürdürme inadıdır.
Mesaj: Dayanmak, sessiz ama en onurlu direniştir.
Jet Li’nin sükûnet içindeki gücüyle Hero, renklerle yazılmış bir şiirdir.
Yimou’nun renk paletinde kırmızı tutkuyu, beyaz bilgelik ve mavi huzuru temsil eder.
Kahraman, intikamdan vazgeçip kılıcını indirir.
Mesaj: Gerçek kahramanlık, affetmektir.
Yimou’nun estetikle vicdanı buluşturduğu bir başka görsel şölen.
Bambu ormanları aşkın, sadakatin ve ihanetin sessiz dansına dönüşür.
Mesaj: Güzellik de bir direniş biçimidir.
Bir grup........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d