menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Leros ve Stamatis Makris: Paradisos’un Sofrasında Kurulan Hayaller

11 0
31.08.2025

Ege’nin ortasında, Simi, Lipsi ile Patmos arasında gizlenen Leros, önümde tüm renkleriyle uzanıyor. Kendime on gün izin verdim; adalardan adalara sıçrıyorum.

Naçizane tavsiyem, siz de meşguliyetler bahanesine sığınmadan kendinize böyle izinler verin. Kafadan birkaç günü, mümkünse bir haftayı ayırın. Çünkü burada sadece yemekler, plajlar, sanat galerileri, içten dostluklar, tarih, mimari, vahşi doğa ve daha niceleri de aynı zamanda bambaşka bir yaşam ruhu sizi bekliyor.

Geniş caddelerden geçerken hemen fark ediyorum: Bu ada kesinlikle sıradan değil. 1920’lerde İtalyanların işgal ettiği yıllarda inşa edilen art deco binalar hâlâ ayakta. Lakki Limanı’nda yürürken Mussolini döneminden kalma modernist mimari bana göz kırpıyor. Bir yanda tepede Bizans kalesinin taş duvarları yükseliyor, öte yanda İtalyanların bıraktığı pastel renkli yapılar…

Akşamüstü, yolumun sonu her zamanki gibi denizin iyotu ve dalgaların sesiyle çağıran Paradisos. Kapıdan içeri girdiğimde sahibi Stamatis Makris kollarını açıp karşılıyor; sanki kırk yıllık dostum. Yanında mutfağın patronu eşi Anna ve işleri yakında devretmeyi düşündüğü oğlu Michalis.
Gülümsemeleri içten, tavırları dostça. Burada müşteri olduğumu değil, evlerine gelmiş bir........

© 10 Haber