İlgilenmeyi Öğren, Ama Fazla da Değil
Lipsi sabahı… Yunan adalarının dinginliği içinde güneş kireç badanalı evlerin duvarlarına vuruyor, denizden iyot kokusu yükseliyor. Kairis Bakery’nin küçük masalarında kahvenin yanında yeni çıkmış ekmeklerin kokusu yayılıyor.
Murat Esin’in katamaranı Paluko ile gelmişiz. Yanımda Ürdünlü dostlarım Nadia Dajani ve Reema Ali, Londra’nın meşhur Thai Tho restoranının sahibesi Nicky, San Francisco’dan Bahar Özgür var.
Sohbet derinleşiyor, konu birden T. S. Eliot’a geliyor. Nadia, Ash Wednesday şiirinden birkaç satır okuyor. Bir dua gibi ama aynı zamanda bir yaşam kılavuzu gibi duran o dizeler zihnime mıh gibi çakılıyor:
“Teach us to care and not to care,
teach us to sit still.”
Kısacık ama derin bir öğüt. Ne kadar ilgilenmeli, ne kadar boş vermeli? Ne zaman harekete geçmeli, ne zaman susup beklemeli? Bugün hem iş dünyası, hem siyaset hem de bireysel yaşam için belki de en hayati sorular bunlar.
İlgilenmek, hayata sırt çevirmemektir.
Bir şirket için çalışanına, müşterisine, yatırımcısına kulak vermektir. Bir birey için sevdiklerinin derdini görmezden gelmemektir. Bir ülke için vatandaşının geleceğine sahip çıkmaktır.
Koç Holding’in sürdürülebilirlik vizyonu, Sabancı’nın dijital dönüşüm ısrarı, Karadeniz Holding ve BGN’in globalleşme başarıları bu sorumluluk bilincinin örnekleri. Dünyada da Elon Musk’ın Mars’a dair hayali ya da Jeff Bezos’un lojistik........
© 10 Haber
