menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Enerjide Oyun Kuruculuk: Tarihte Belki Bir Daha Gelmeyecek Fırsat

16 5
18.09.2025

Enerji, bana göre, yalnızca ışığı açtığımızda gelen elektrik, arabamıza koyduğumuz yakıt ya da sanayinin çarklarını döndüren güç değil.
Enerji, dünyanın damarlarında dolaşan kan gibidir; durduğunda beden çöker, akış yön değiştirdiğinde tüm organların dengesi bozulur. Bugün gezegenin en sert çatışmalarının, en büyük uzlaşı arayışlarının ve en derin kırılganlıklarının merkezinde işte bu “enerji akışı” var.

Daha birkaç on yıl önce enerjiye dair tartışmalar, çoğu zaman üretim–tüketim dengeleri, OPEC kararları ya da yeni keşiflerle sınırlıydı. Oysa artık enerji, doğrudan güvenlik, diplomasi, teknoloji ve iklim dosyalarının kalbine yerleşti.

Washington’un enerji hegemonya stratejilerinden Moskova’nın gazı bir “silah” gibi kullanmasına, Pekin’in kritik madenler üzerindeki hâkimiyetinden Brüksel’in yeşil dönüşümü stratejik güvenlik meselesine çevirmesine kadar bütün gelişmeler, bunun kanıtı.

2024’ün rakamlarına bakınca tablo açıkça görülüyor.

Dünya petrol üretimi günlük 97 milyon varile ulaştı. Bunun üçte ikisinden fazlasını OPEC dışı ülkeler karşıladı. Fosil yakıtların payı hâlâ küresel enerji tüketiminin yüzde 80’i civarında. Bu bize, tüm yeşil dönüşüm rüzgârlarına rağmen petrol ve gazın hâlâ sahnenin baş aktörleri olduğunu gösteriyor.

Ancak düşük karbonlu kaynakların küresel elektrik üretimindeki payı da yüzde 41’e yükselerek tarihi bir rekor kırdı. LNG ticareti, 411 milyon ton seviyesine çıkarak yüzde 2,4 büyüdü.

Yani enerji sahnesinde aslında bir “kopuş” değil, bir “geçiş” yaşanıyor. Fosiller sahneden çekilmiyor, ama yanında yeşil enerjiyle birlikte yaşamaya başlıyor. Dünya aynı anda iki gerçeği taşıyor: biri bugünün güvenliği için vazgeçilmez olan fosiller, diğeri geleceğin sürdürülebilirliği için tek çıkış yolu olan yenilenebilirler.

ABD bugün dünyanın en büyük petrol üreticisi, doğalgazda da aynı tahtı zorluyor. Kaya gazı devrimiyle sadece enerji bağımsızlığını kazanmakla kalmadı, aynı zamanda küresel piyasaların yönünü tayin eder hale geldi.

Stratejisi net: Venezuela’nın devasa rezervlerini yaptırımlarla erişilemez kılmak, İran’ın doğalgazdaki üstünlüğünü tecrit politikalarıyla sınırlandırmak, Rusya’nın boru hatlarını Avrupa’dan sökmek ve Çin’in enerji güvenliği için hayati........

© 10 Haber