Enerji Piyasalarında Yatırımcılar İçin Stratejik Büyüme: Türkiye Özelinde Yol Haritası
Dünyada enerji sektörü, yalnızca fosil yakıtlar ve yenilenebilir kaynaklar arasında bir tercih alanı olmaktan çıktı; artık sermayenin, teknolojinin, dijitalleşmenin, sürdürülebilirliğin ve jeopolitik hesapların kesişim kümesi haline geldi. Bugünün enerji yatırımcısı sadece kâr aramıyor; aynı zamanda öngörülebilirlik, çevresel etki, regülasyon güvenliği ve sürdürülebilir getiriler peşinde.
Türkiye gibi gelişmekte olan ve dışa bağımlı enerji yapısına sahip ülkeler için ise bu dönüşüm, yalnızca bir stratejik fırsat değil, aynı zamanda bir zorunluluktur. Türkiye’nin 2035 yılına kadar yaklaşık 300 milyar dolar tutarında enerji yatırımına ihtiyacı olduğu tahmin ediliyor. Bu yatırımların yaklaşık P’sinin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında olması bekleniyor.
Peki bu kadar büyük bir yatırım ihtiyacı nasıl finanse edilecek? Yatırımcılar Türkiye’ye neden mesafeli duruyor? Dünya ne yapıyor ve Türkiye ne yapmalı?
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 2025 raporuna göre, küresel enerji yatırımları 2024 yılında 3 trilyon doları aşmış durumda. Bu yatırımların dağılımı dikkat çekici:
Yenilenebilir enerji yatırımları: 1.8 trilyon dolar (`)
Fosil yakıt yatırımları (petrol, gaz, kömür): 950 milyar dolar (1)
Şebeke altyapısı, enerji depolama, dijitalleşme: 250 milyar dolar (%9)
Özellikle Çin, ABD ve AB, toplam yenilenebilir enerji yatırımlarının u’ini tek başlarına üstlenmiş durumda. Hindistan, Endonezya, Vietnam gibi ülkeler, teşvik programları ve özel sektör-kamu ortaklıkları (PPP) ile yatırım çekme yarışında ön sıralara yükseliyor.
Yatırımcıların tercih ettiği ülkeler ise şu ortak özellikleri taşıyor:
1. Şeffaf ve öngörülebilir regülasyonlar
2. Bağımsız enerji piyasası düzenleyicileri
3. Kur garantili alım mekanizmaları (PPA – Power Purchase Agreements)
4. Döviz cinsi getiriler veya devlet destekli teminat yapıları
5. ESG (Çevresel,........
© 10 Haber
