Çöl Mucizesinden 8 Ders: Dubai Bunu Nasıl Başardı, Türkiye Neden Hâlâ Başaramıyor?
Bir haftadır Dubai’deyim. İş görüşmeleri, enerji zirvesi konuşmam, ikili iş toplantıları… Ama her gelişimde olduğu gibi yine aynı şeyi düşünüyorum:
“Bir avuç çöl, nasıl oldu da dünyanın finans, turizm, teknoloji ve lojistik başkentlerinden biri haline geldi?”
Ne zengin yeraltı kaynakları vardı ne devasa nüfusu ne de köklü sanayi geçmişi… Ama bugün Dubai, Amerikalı ile Çinliyi, İsrailli ile İranlıyı aynı masada buluşturan, trilyonlarca dolarlık sermayeyi çeken, dünyanın en parlak beyinlerini mıknatıs gibi çeken bir merkez.
Geçen gün devasa Dubai Mall’da büyük puntolarla yazılmış bir metin dikkatimi çekti:
“The Eight Principles of Dubai” – Dubai’nin Sekiz Altın Kuralı.
Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum’un kaleme aldığı bu ilkeler, şehrin çölün ortasında bir dünya markasına dönüşmesinin reçetesiydi.
Okudukça aklım Türkiye’ye kaydı.
Ve şu soru zihnimden çıkmadı:
Neden biz, binlerce yıllık devlet geleneğimiz, bereketli topraklarımız, genç nüfusumuz ve muazzam potansiyelimize rağmen, Dubai kadar olamıyoruz?
Cevabı bulmak için o kurallara ve onların arkasındaki asıl güce bakalım.
Dubai’nin birinci ilkesi: “The Union is the Foundation” – Birlik temeldir.
Dubai kendisini BAE’nin ayrılmaz parçası olarak görür. Yerel çıkarlar her zaman ulusal çıkarların arkasındadır.
Bizdeyse hâlâ merkezle yerel arasında çekişme var. Belediyeler hükümetle didişiyor, şehirlerin vizyonu ulusal stratejiyle örtüşmüyor. Enerjimizi içeride tüketiyoruz.
Sonuç: Birlik olmadan vizyon kurulamaz. Biz hâlâ şehir-devlet uyumunu kuramadık.
Dubai’de prens bile hata yaptığında yargılanır.
“No One is Above the Law” ilkesi sadece lafta değil, pratikte işler. Yatırımcı bilir ki hukuk herkese eşit uygulanır.
Bizdeyse yasalar........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d