Buşehr Krizi: Yeni Bir Çernobil mi, Yoksa Yeni Bir Enerji Jeopolitiği Eşiği mi?
İran’ın Basra Körfezi kıyısında yer alan Buşehr Nükleer Santrali, bugün sadece bir enerji tesisi değil; çok taraflı bir kriz potansiyelinin merkezinde. İsrail’in son haftalarda gerçekleştirdiği askeri operasyonlar sonrası, Rosatom Başkanı Alexei Likhachev’in yaptığı açıklama dünya kamuoyunda yankı buldu: “Buşehr vurulursa Çernobil benzeri bir felaket yaşanabilir.”
Bu ifade teknik bir uyarıdan öte, yüksek yoğunluklu bir jeopolitik mesaj taşıyor. Çünkü Buşehr yalnızca İran’a değil, Rusya’nın bölgesel nüfuzuna, Çin’in enerji güvenliğine, Körfez ülkelerinin çevresel istikrarına ve Türkiye’nin stratejik konumuna doğrudan temas eden bir dosya haline geldi.
Rosatom’un Prestiji, Kremlin’in Caydırıcılığı
Buşehr, İran’ın aktif durumdaki tek nükleer enerji santrali. Tıpkı Türkiye’deki Akkuyu gibi, Rosatom tarafından inşa edildi. Şu an sahada 300’ün üzerinde Rus mühendis çalışıyor. İkinci ve üçüncü ünitelerin inşaatı da sürüyor. Bu nedenle Buşehr’e yapılacak herhangi bir saldırı, Moskova tarafından yalnızca bir müttefike değil, doğrudan Rusya’nın güvenlik ve prestij sahasına yapılmış bir müdahale olarak okunuyor.
Kremlin bu nedenle sadece İsrail’e değil, Washington’a da açık mesaj verdi. Reaktör vurulursa sadece nükleer sızıntı değil, çok taraflı bir tırmanma riski doğar. Rosatom’un “tüm çalışanlarımızı tahliyeye hazırız” açıklaması ise klasik Sovyet stratejisinden kalma bir ‘son uyarı’ niteliği taşıyor.
Savaş Uçağı mı, Radyasyon Bulutu mu?
Buşehr 1 reaktörü, VVER-1000 tipi modern bir basınçlı su reaktörüdür. Çernobil’de kullanılan RBMK tipi reaktörlerden çok daha güvenlidir. Ancak bu tür santraller, füze........
© 10 Haber
