menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bakalım gerçekten Trump mı alacak Nobel Barış Ödülünü? Neden olmasın?

12 0
10.10.2025

Dünya garip bir yer.

Bir zamanlar savaşsız bir Amerika hayal ettiği için değil, yalnızca güzel konuştuğu için Barack Obama’ya Nobel Barış Ödülü verilmişti.

Şimdi, aynı ödül belki de tarih boyunca en çok kavgaya karışmış, en çok küfretmiş, en çok düşman edinmiş bir lidere gidebilir: Donald Trump’a.

Saçma mı? Belki.

Ama imkânsız değil.

Çünkü barışı bazen filozoflar değil, kavgacılar sağlar.

Ve bu yazı bir övgü değil — bir davettir.

Barışın yalnızca iyi niyetle değil, cesaretle, riskle ve bazen delilikle kazanıldığını hatırlatmak için yazıyorum.

Barıştan en çok söz edenler değil, en az beklenenler bazen barışı gerçekten arayanlardır.

Trump, tüm kibri, patavatsızlığı ve öngörülemezliğiyle, bugün dünyada barışı denemeye cüret eden ender liderlerden biri.

Onu sevin ya da nefret edin — tarih, eyleme geçenleri yazar, konuşanları değil.

Trump’ın diplomasisi “zarafetle” değil, etkiyle ölçülür.

O, her meseleyi bir pazarlık masasına dönüştürürken, aslında politik cesaretin en temel ilkesini hatırlatıyor:

“Denemek, hata yapmaktan iyidir.”

Kuzey Kore sınırına geçti, diktatörle el sıkıştı — bunu yapabilen tek ABD Başkanıydı.

İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki tarihi Abraham Anlaşmaları onun döneminde doğdu.

Pakistan ve Hindistan arasında sessiz diplomatik kanallar açtı.

Afganistan’da “sonsuz savaş”ı bitirmek için ilk somut adımları attı.

Ermenistan ile Azerbaycan’ı Beyaz Saray’da bir araya getirip, Karabağ sonrası kalıcı bir barış çerçevesi oluşturdu.

Avrupa başkentlerinde hâlâ “kaba ve öngörülemez” olarak anılıyor.

Ama tarih, nezaketle değil, riskle yazılır.

Bugün Gazze yanıyor.

Diplomatlar........

© 10 Haber