Armut Piş, Ağzıma Düş Olmaz
Geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim, zeki ve başarılı bir dostumla uzun bir akşam yemeği sohbetindeydik. Laf döndü dolaştı, ilişkiler meselesine geldi. Yalnızlıktan yakındı.
“Yahu,” dedi, “aradığım gibi bir kadın bir türlü karşıma çıkmıyor. Benim gibi düşünecek, birlikte işler yapabileceğim, ‘ben leb demeden leblebiyi anlayacak’, ilham verecek ama bir yandan da yüksek beklentili, yorucu, ‘high maintenance’ biri olmayacak…”
Birbiri ardına sıraladığı ideal kadın profili, aslında çağımızın ortak sancısını özetliyordu.
Bir yanda beklentiler tavanda, öte yanda sabır tabanda.
Bir yanda “mükemmel partner” arayışı, öte yanda bağ kurma becerimizin giderek körelmesi.
Ona şöyle sordum:
“Peki senin hayalini kurduğun kadında, benzer özellikleri arayan biri varsa ve seni bulamıyorsa?”
Bir an sustu. Gülümsedi.
Sözsüz kalan bu an, sadece aşk ilişkilerine değil; iş dünyasında kurulamayan ortaklıklara, yarım kalan hayallere de tuttuğu aynayla değerliydi.
Artık hiçbir şey kendiliğinden olmuyor.
Armut pişip ağzımıza düşmüyor.
Ne işte, ne aşkta.
Nasıl ki iyi bir girişim yatırımcıyı ikna etmek için strateji, emek ve sahici bir hikâye gerektiriyorsa; sağlam bir ilişki de aynı bilinçli çabayı, aynı içtenlikli teması istiyor.
Bugün iş dünyasında “iş geliştirme” diye bir uzmanlık alanı varsa, özel hayatımızda da “aşk ya da ilişki geliştirme” diye bir kavram olmalı.
Birlikte yenen samimi bir akşam yemeği, mum ışığında derin bir sohbet, abartısız ama özenli bir görünüm, bağırmadan, gösteriş yapmadan kurulan bir iletişim…
Bunlar hâlâ işe yarıyor. Çünkü ilişki de bir yatırım işidir.
Zaman ayırırsan, emek verirsen, niyetini açık tutarsan karşılığını alırsın.
Ama yatırım niyetin yoksa, hiçbir fon seni kurtaramaz.
Eskiden her şey daha kolaydı belki de.
Mahalledeki teyze, gelen giden gençleri göz ucuyla süzer, “senin oğlana bizim komşunun kızı çok iyi gider” derdi.
Denkliğe, karakter uyumuna, aile yapısına bakılırdı. Kimse piyango çekmiyordu.
Şimdi Tinder’dan LinkedIn’e,........
© 10 Haber
