menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hiper-sonik füze sahibi ülkeler kulübü

42 0
27.07.2025

Bu hafta İstanbul’da yapılan Türkiye’nin en büyük savunma sanayii fuarı IDEF’in flaş haberi, devlet şirketi Roketsan’ın fuarda ilan ettiği Tayfun füzesinin dördüncü blokuyla ilgili duyuruydu.

Tayfun füze ailesi geniş bir aile. Bu ailenin daha önce de hiper-sonik süratlere ulaştığı biliniyordu ama Blok 4 bu sürati resmileştiren, dolayısıyla Türkiye’yi dünyada bunu başaran silahlara sahip az sayıda ülkeden biri yapan gelişmenin adı.

Hafta içinde de bu konuda yazdım, o yazıdaki bir bilgi yanlışını da bu vesileyle düzelteyim: Ses hızına “Mach” adı veriliyor. Ses hızının üzerindeki süratlere “süper sonik” deniyor. Ama hızınız 5 Mach’ı geçtiğinde “Hiper-sonik” kategorisine giriyorsunuz. Ben o yazıda bu sınırı 10 Mach olarak yazmıştım, düzeltip özür diliyorum.

O yazı, biraz da aceleyle yazıldığı için hiper-sonik füzeler konusunda bazı nüansları içermiyordu. Oysa bu nüanslar son derece önemli. Bugün o eksiği de tamamlamaya çalışacağım.

Önce şunu söylememe izin verin: Hiper-sonik hızlara erişmek dünyanın yeni becerdiği bir şey değil. Bunun teorisini 1930’larda Almanya’da bilim insanları yaptı, yine Almanya 2. Dünya Savaşının son döneminde bu süratlere erişebilen füzeler de üretip savaşta kullandı.

Hiper-sonik hızlar 2. Dünya Savaşı sonrasında çok sık denendi. Amerika, bu hıza erişebilen insanlı bir uçak bile yaptı. Ama sonra araştırmaları durdurdu, bu uçak da çürümeye terk edildi, çünkü kullanışlı bir şey değildi.

Ama füzeler, roketler söz konusu olduğunda hiper-sonik hızlar öyle az rastlanan şeyler değiller. Örneğin, bütün kıtalararası balistik füzeler aslında hiper-sonik hızlarda uçan savaş araçları.

Mesele hız değil yani.

Modern füze savunma sistemleri açısından en kolay vurulabilir, yani önlenebilir hedefler bu hiper-sonik füzeler. Neden öyleler?

Sadece radar sistemleri tarafından görülmeleri nedeniyle değil, rotalarının kolay tahmin edilebilirlikleri, hiper-sonik hızlara çıktıklarında yarattıkları devasa ısı izleriyle savunma sistemleri için kolay hedefler bunlar.

Peki 2017-18 yılından itibaren önce Rusya’nın, ardında Çin ve Hindistan’ın, sonra İran’ın ve nihayet Türkiye’nin geliştirdiği füzelerin farkı ne?

Fark, fizik bilimi açısından bu süratlerde başarılması en zor şey olan füzelerin manevra kabiliyetinde.

Yani, diyelim ki Amerikalıların Cruise füzeleri de hiper-sonik hızlara ulaşıyor ama onların bu hızda manevra kabiliyeti düşük, o yüzden de az önce söylediğim gibi hava savunma sistemleri açısından çok zor hedefler değiller, ama Rusya’nın veya İran’ın yeni nesil hiper-sonik füzeleri manevra kabiliyetleri sayesinde hava savunma sistemlerini aşabiliyorlar.

Örneğin biz, şu son 12 günlük savaşta İran’ın ağır kaybeden taraf, İsrail’in ise büyük kazanan taraf olduğunu düşündük ama aslında bakarsanız savaş bir on gün daha sürse belki hem İran hem İsrail çökmenin eşiğine gelecekti. İran bir yandan bütün hava savunma sistemini kaybetmişti, İsrail uçakları canlarının istediği her hedefi bu ülkede vuruyordu. Ama buna karşılık İran hala füze atabiliyordu ve özellikle savaşın son günlerinde İran çok daha az füze fırlatarak çok daha fazla füzesinin hedeflerini vurmasını sağlıyordu, yani İsrail hava savunmasını aşmanın yolunu........

© 10 Haber