Altan Abinin Atatürk tatlısı
Altan Abi ile ilk tanıştığım günü dün gibi hatırlıyorum.
10 veya 11 yaşımda olmalıyım, İstanbul’da İSEDAK toplantısı yapılıyor.
Annem o zamanlar Haldun Simavi’nin yayınladığı Haber isimli ciddi bir gazetenin yazıişleri müdürü. Neden bilmiyorum beni de aldı, Taksim’de yeni açılmış olan gösterişli InterContinental Oteli’nde (Bugünkü The Marmara) yapılan ISEDAK toplantısına götürdü.
Gazetecilere ayrılan salona girdiğimizde uzun boylu, bana o zaman dev gibi gelen bir adamla karşılaştık. Annemle o adam uzun uzun sarıldılar, epeydir görüşmüyorlardı anlaşılan.
O adam Altan Abiydi.
Altan Abi o gün, izlemesi gereken toplantıya rağmen saatlerce beni oyaladı. Otelin asansörlerinde rastgele katlara basıp yolculuk mu etmedik, en tepedeki ‘Roof’ta bana krem karamel mi ısmarlamadı, benim için rüya gibi bir gündü, o yüzden Altan Abiyle ilk tanıştığım günü unutmama imkan yok.
Yıllar sonra, ben de artık Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladığımda Altan Abi ile aynı çatıda da bulunduk.
12 Eylül yeni olmuştu, kısa süre sonra Cumhuriyet’te genel yayın yönetmeni değişikliği yaşandı, Oktay Kurtböke ayrıldı, yerine Hasan Cemal geldi.
Hasan Cemal’in ilk yaptığı işlerden biri, artık parlamento kapatıldığı için ortada kalmış olan ve siyaset yasaklısı haline gelen Altan Abiye Cumhuriyet’in kapılarını açmak oldu.
Ancak sorun şuydu: Eski bir CHP milletvekili olan, o yüzden siyaset yasaklısı olan Altan Öymen gazetede ne yapacaktı, ne yazacaktı?
Kimin aklına geldi bilmiyorum, Altan Abi “şehir röportajı” yapmaya Adana’ya gitti. Gayrı siyasi bir yazı dizisiydi bu ve inanılmaz güzellikteydi. Hele dizinin Adana kebabına soğan konup konmayacağına dair Adana’nın önde gelen iki kebapçısı arasındaki tartışmayı aktaran bölümünün tadı bugün bile damağımda.
Hani bugün Vedat Milor, “Menemene soğan konur mu” diye soruyor ve sosyal medyada viral oluyor ya, Adana kebabında soğan olur mu olmaz mı tartışması da o dönemin kendine göre “viral” olayıydı. Altan Abi bu tartışmayı adeta bir siyasi doktrin tartışması gibi ele almış, inanılmaz bir lezzetle ama ciddiyetinden de bir an ayrılmadan aktarıyordu.
Yalnız, biz genç ve ukala gazeteciler için, hele hele yazıişlerinde çalışanlar için ciddi bir sorun vardı: Altan Abi yazılarını zamanında yazıp tamamlayamıyordu, çünkü gerçekten çok zor yazıyordu.
İlk başlarda daktilo ile yazıyor, sonra yazdıklarına kağıtlar........
© 10 Haber
