İsrail-Türkiye savaş ihtimali yüzde kaç? İşte Hakan Fidan’ın tahmini
28 Ağustos günü Ankara’da bir şeyler oldu.
O gün Türkiye’nin Suriye ve İsrail politikalarında önemli bir makas değişimi yaşandı.
Bu, benim hissiyatımdı ve okuyacağınız yazıyı işte o gün yazmaya karar verdim, ama gelişmeleri birkaç gün daha izleyeyim diye bekledim.
Ve bugün yazıyorum.
Çünkü çevremdeki insanlarda son zamanlarda ciddi endişe gözlüyorum.
Bir Türkiye-İsrail savaşı mı çıkacak?
Bundan üç beş ay öncesine kadar pek ciddiye almadığım bir endişeydi bu.
Ama son iki haftadır bu endişe en azından benim çevremdeki insanlarda da ciddi boyuta geldi.
Serdar Turgut bir süredir “Bir Armagedon Savaşına gidiyoruz” diyecek kadar ileri bir noktaya götürdü bu endişeyi.
Peki gerçekten bir Türkiye-İsrail savaşı çıkar mı?
Benim bu konudaki görüşüm çok net, çok belirgin ve çok kesin. Hayatımda hiçbir konuda olmadığı kadar emin konuşuyorum bu konuda.
Bana göre İsrail ile Türkiye arasındaki bir savaş ihtimali sıfır bile değil.
Sıfırın çok ama çok altında.
Ve hatta şunu iddia ediyorum.
Bu konuda Türkiye ile İsrail arasında adı konmamış, hiçbir yere yazılmamış, hiç konuşmamış, konuşulmaya hiç gerek olmayan bir zımni anlaşma bile var.
Diyeceksiniz ki, “Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz…”
Çok basit.
Ankara’da bu konuda kararın oluşmasında en etkili kişi ve çevrelerin son zamanlardaki konuşmalarını dikkatle okuyorum.
Ama bu konuda bu kadar kesin bir dille konuşmama neden olan son kanıt 28 Ağustos günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan geldi.
Fidan 28 Ağustos’a kadar Suriye ve İsrail konusunda çok şahin olarak değerlendirilebilecek bir üslup benimsemişti.
YPG’ye çok sert mesajlar veriyordu.
Hatta kulağıma Ankara’da güvenlikle ilgili birimlerde bakanın bu sert üslubunun eleştirildiği söylentileri de geliyordu.
Yıllardır izlediğim Fidan’ın o üslubunu ben de yadırgamıştım.
Bazı kişiler bu yeni sert üslubu “Erdoğan sonrası yarışının erken bir işareti” olarak bile değerlendiriyordu.
İşte bu üslup 28 Ağustos günü TGRT’ye verilen bir mülakatla bambaşka bir istikamete döndü.
Gelin birlikte bakalım o mülakata…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, önce YPG’ye Türkiye’nin klasik tutumunu iletiyor:
“YPG’nin Şam’la bir uzlaşma içerisinde olması, yeni Suriye’yi herkesin beraber kurması, burada tek bir silahlı gücün olması” gerekir diyor.
Buraya kadar hep bilinen cümleler.
Ama hemen ardından bugüne kadar pek duymadığımız bazı cümleler geliyor:
“Ama aynı zamanda grupların kendi kimliklerini ve dillerini muhafaza edecek tedbirlerin alınması ve yönetimde eşit şekilde temsil edilmesi fevkalade önemli. Bizim savunduğumuz budur.”
Evet bizim savunduğumuz bu ama burada daha önce pek duymadığımız bazı kavramlar var.
“Yönetimde eşit şekilde temsil edilme.”, “Kimliklerin ve dillerin muhafaza edecek tedbirlerin alınması.”
Üstelik bakan konuşmasında........
© 10 Haber
