Jaguarları yağmur ormanlarına geri döndüren ünlü fotoğrafçıyı Tarlabaşı’ndaki pazarcı niye bıçakladı?
Bazen doğru yerde olmak, bazen doğru seçimi yapmak, bazen doğru insanla evlenmek insanın kaderini değiştirecek, önünde müthiş kapıların açılmasına neden olacak olaylara neden olur.
Yıl 1981, Washington. New York Times’ın Amerika’nın yeni Başkanı Ronald Reagan’ın ilk yüz gününü fotoğraflamak için işe aldığı foto muhabiri, başkanı izlediği toplantıdan öyle sıkılmıştı ki kendini dışarı attı. O sırada korumaların hareketlenmelerinden başkanın da salonu terk edeceğini fark etti ve gayri ihtiyarı fotoğraf makinesini kaldırmıştı ki birisi Başkan’a 6 el ateş etti. O anı fotoğraflayan tek kişi yeni işe alına Sebastião Salgado idi. Bu fotoğraflardan 130 bin dolar kazandı. Bu şöhret sayesinde Magnum fotoğraf ajansı da iflas etmekten kurtulacaktı.
Orta Brezilya’da Yağmur Ormanları’nın içinde doğdu. Babası bir çiftçiydi. Okumak için 15 yaşında doğduğu kasabadan ayrıldı. Ekonomi eğitimi aldı. Okurken karısı Lélia Wanick ile tanıştı. Ağustos 1969’da gemiyle ülkesinden ayrıldığında doğduğu topraklara ancak 10 yıl sonra dönebileceğini bilmiyordu. Karısıyla ülkesindeki askeri diktatörlükten kaçıyorlardı.
O artık ülkesinden uzakta bir göçmendi. Belki de bu yüzden yaşamı boyunca göç eden insanların hayatlarını fotoğrafladı.
İflah olmaz bir gezgindi, Paris’e yerleştiklerinde öğrenci olayları devam ediyordu. Paris Üniversitesi’nde ekonomi doktorasına başladı, eşi ise mimarlık okuyordu. Lélia’nın mimarlık çalışmaları için kendisine bir fotoğraf makinesi alması onun için bir dönüm noktası oldu. Eline makineyi aldı ve bir daha bırakmadı. Salgado ilk iş eşinin fotoğraflarını çekti. O sırada işi nedeniyle Londra’ya taşındılar, Salgado Dünya Bankası’nda çalışıyordu, projeleri denetlemek için dünyanın farklı yerlerine sık sık seyahatlere ediyordu. Bu seyahatlerde fotoğraf makinesiyle çekim yapıyordu.
Yine böyle bir yolcuktan döndüğünde Afrika’dan o kadar çok etkilenmişti ki Dünya Bankası’ndaki kariyerini bırakarak fotoğrafçı olmaya karar verdi. Karısıyla Paris’e geri döndüler. Tüm paralarını fotoğraf ekipmanlarına yatırdı.
Bir süre ne yapacağını bilemedi, düğün fotoğrafları, spor fotoğrafları hatta nü fotoğraflar çekti. Aklında bilmediği topraklar vardı. 1973 yılında Nijer’e gitti. Korkunç kuraklık altında göçe zorlanan insanları resimledi. 1981’de Sudan’daydı. 83-85 yıllarında Sınır Tanımayan Doktorlarla birlikte Etiyopya’ya gitti, oradaki büyük kıtlığı ve susuzluğun fotoğraflarını çekti.
Ruanda soykırımının tanığı.
İnsanlık tarihinin en büyük........
© 10 Haber
