Uluorta ‘Terbiye Edilen’ Çocuklar ve Sonrası
Dünkü The New York Times’da, “Z Kuşağı Size Gözünü Dikip Bakıyor. Asıl Soru Neden?” başlıklı bir yazı vardı.
“Z Kuşağı’nın çeşitli sosyal durumlara sadece ‘uzun ve kasıtlı bakışlarla karşılık verme eğilimi’, kuşaklar arası bir tartışma başlattı” deniyordu.
Yazıya göre, bir TikTok videosunda, bu bakışın olası anlamlarından biri, “müşteri hizmetlerinde çalışan birinin sinir bozucu taleplerle başa çıkarken takındığı boş ve tepkisiz ifade” olarak ele alınıyordu.
Sözü edilen “boş ve tepkisiz ifade”, kişinin iletişim kurma yetisinin eksikliğinden değildi.
Videoda, 30 yaşındaki bir anne Riley Despot küçük kızını çok genç bir eğitmenin golf dersine götürdüğünde yaşananı anlatıyordu.
Anne, eğitmene selâm verip kızına golf öğretmeyi kabul ettiği için teşekkür etmiş ve yalnızca bir bakış ve bir “hıh” yanıtıyla karşılık almıştı.
Yazıdaki açıklama basitti:
“Z Kuşağı’ndakilerin çoğu, kimseye sohbet borçlu olduklarını düşünmüyordu.”
Bana kalırsa, bu durum son 30-40 yılda yaşanan çok hızlı zihniyet değişikliğiyle ilgili olmalı.
Epey bir zamandan beri o değişimin simgesel örneklerinden olan ‘büyük alışveriş merkezlerinden’ birine girdiğinizde, hemen orada, ona ‘itaat etmek istemeyen’ ama bunu anlatamadığı için sadece gözünü ona dikmiş hıçkırarak ağlayan küçük çocuğuna, sanki etrafta başka hiç kimse yokmuş gibi, bir şeyleri ciddi bir yüz ve sallanan bir parmakla öğreten ve iyi yaptığından emin bir genç anneye rastlamışsınızdır.
Baba elinde alışveriş poşetleri, hafif sıkıntılı, ama karışmadan, bir adım geride duruyordur. Telefonuna bakarak.
Etraftan tek-tük bakanları görmezden gelerek.
Aynı zamanda, bir parça da, yükselen kadın hakları hareketleriyle birlikte geleneksel ‘erkek egemenliğinin reddi’ gösterisi var olabilir bu başkalarını takmaz havalı pervasızlıkta.
“Siyasi doğruculuk” yaşayan bir ‘kadın-birey’ olmak isteği, söz gelimi.
Çocuğa gösterilen tepkide onun öylesi kalabalık ortamlarda duyduğu nasıl davranılacağını bilemeyişten gelen bir ‘bocalamanın’ payının düşünüldüğünü pek zannetmiyorum.
Benim sık karşılaştığım bir durum bu.
Bazı ‘güçlü olma’ arzuları geçmişten kalmış bir yaradan geliyordur diye düşünürüm kimi zaman.
O yara iyileştirilmemişse, bir sonraki nesle kantarın topuzu kaçırılmış bir ‘sevgi/düşkünlük’ görünümüyle........
© 10 Haber
