menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Akıl’a uyup Duyguları Susturmak

13 0
25.06.2025

“En büyük günah, yüreğinin gerçekte hissettiğini inkâr etmektir.”

Boris Vian

***

Etrafta kıyametler kopuyor.

Gözü dönmüşlük okul-hastane, sızıntı-inilti, çoluk-çocuk, aç-susuz görmüyor.

Uyuyamayan insanların üzerine düşmüş bir füzenin çıkardığı alev bulutunu televizyonundan izlerken, “Bu kadar da olmaz” gibi birkaç nadir ses çıkıyor bir yerlerden…

Peki de, ‘ne kadarı’ olur sizce?

Ona ‘vicdan’ değil oradan buradan takviyeli ‘akıl’ karar veriyor…

Olanca gücüyle bir “medeniyet”e (!) odaklı (hatta zincirli) olan akıl.

O medeniyetin çaresizlikten oluşmuş yeni hedeflerini bilen ama susan akıl.

Böylece duygunun cılız itirazları uzaktan atılmış bir bombanın karanlıktaki izi gibi usulca sönüyor.

Gizli ve sinsi ‘bir vahşete hak verme’ örtüsü her ucundan tutulup çekiliyor üzerimize.

Çeşit çeşit maskelinin elleriyle.

Birileri o örtüyü trambolin yapıyor.

Çıkıp üzerine muazzam fikirleriyle bize seslenerek, oradan oraya sıçrıyor.

Zıpzıp zıpladıkça da ilk düğmesi başlangıçta yanlış iliklenmiş gömleğinin dikişleri patır patır atıyor.

Akıl’a tapan insan hislerini bastırmayı bir erdem sanıyor.

Ama bu tutum onu içten içe kendini inkâr eden birine dönüştürüyor.

Çünkü kalbini susturan, insani kimliğinin ona özgü bir parçasını kendi eliyle kendinden koparıp atmış oluyor.

Bu yüzden, Boris Vian’ın söylediği gibi, “yüreğinin gerçekte hissettiğini inkâr etmek”, insanın kendine karşı işlediği bir günah gerçekten de.

Çünkü “his”, içimizdeki en insani yerden geliyor.

Bastırıldıkça, insan tarafımız acıyor, yaralanıyor.........

© 10 Haber