Ayraçsız Kalan Hikâyeler
Kitap okumak…
Benim için bir alışkanlıktan çok daha fazlası.
Hayatımın bir parçası.
Zamanım olmasa bile, sevdiğim yazarların kitaplarını çıktığı gün alırım. Hemen okumayabilirim belki ama bilirim, bir gün buluşacağız. Rafımda durmaları bile huzur verir bana.
Gözlerim artık yoruluyor. Yazıya değil, ekranlara baktığımız bir çağdayız. Ve geçenlerde önüme düşen bir link beni çocukluğuma ışınladı.
“İlk üç gün bedava” yazan bir sesli kitap uygulaması…
Defalarca okuduğum bir romanı bu kez bir ses sanatçısının sesinden dinlemeye başladım. Ve birden o ses beni geçmişe, çok tanıdık bir yere götürdü.
Beni ve kardeşimi büyüten, hayatımın en önemli kadını Refiye Taşdeviren’in sesine…
Annem ve babam boşanmıştı. Ama biz eksik büyümedik.
Babaannemin ellerinde büyüdük biz; onun sıcaklığında, onun değerleriyle, onun kurduğu düzenle.
Öğle uykusundan önce kitap okumamız şarttı.
Bu bir alışkanlık değil, ritüeldi bizim evde.
Bazen o okurdu, bazen biz. İki sayfa… Sessizce, ama dikkatle.
Kitabın kokusunu içinize çeke çeke, harfleri tadını çıkararak.
Uyanınca ya tarçınlı bir kek ya da peynirli börek kokusuyla........
© 10 Haber
