Sevgili günlük…
20 Ağustos, İstanbul
İstanbul’dayım birkaç gündür ve yazmaya bir türlü oturamadım. İnsanın hayatında kontrol edemediği ne çok şey oluyor. İyi ve doğru niyetlerle yola çıktığınız bir durumda bile, hayatın kontrolünün yalnızca sizin elinizde olmaması başınıza bir sürü saçma şeyin gelmesine neden oluyor. Siz de istemeden bir başkasını kötü bir duruma düşürebiliyorsunuz ve bunu telafi etmeniz mümkün olamayabiliyor. Bunun çözümü elbette insanlardan uzaklaşmak, insanlarla iletişimi sıfıra indirmek değil. Ama içimdeki coşkuyu, o coşku ortaya çıktığında hemen harekete geçme isteğini bastırmam gerektiğini çok iyi anlıyorum.
Ben hayatı boyunca durmadan belli projeler düşünen, onları hayata geçirmek için planlar yapan o projeyi hayata geçirmek için zamanı olup olmadığını, koşulların uygun olup olmadığını düşünmeden o coşkunun peşine takılıp giden biriyim. Örneğin iki senedir çıkarmak için söz verdiğim bir dergi sayısını, ki bu sayı benim hayatımı adamaya karar verdiğim klinik felsefe konusunda, bir türlü çıkaramıyorum.
Tezimi yazmam gereken bir zamanda polisiye roman yazmaya başlayıp sonra suçluluk duygusuyla tekrar teze dönüp her ikisinde de gecikmeye neden oluyorum.
Sonra bir bakmışım birkaç yıldır yazdığım ve belli bir felsefi konsept üzerine kurmaya çalıştığım şiirleri, ki bunlar bilinçdışı mırıltılar olarak 10Haber’de her pazar tek tek yayınlanıyor, onu biran evvel yayınlama arzusuna kapılıveriyorum.
Sonra Delirmek Normaldir kitap olsun bari deyip, onun düzeltmelerini yaparken........
© 10 Haber
