Sevgili günlük…
24 Temmuz, Yalıkavak
Bugün erkenden uyandım. Saat 06.00 gibi deniz kıyısına gittim. Bu saatlerde her zaman olduğu gibi deniz dümdüzdü. Serindi. Pırıl pırıldı. Kimsesizdi. Beni bekliyordu sanki. Oysa kimsenin beni beklemediğini çok iyi biliyorum. Berlin’i bu nedenle özledim. Beklenemediğini bilmek yalnızlık hissini azaltıyor.
İnsanların beni hayal kırıklığına uğratmasına hâlâ izin verdiğim için kızgınım kendime. Lars Danielsson dinliyorum Galliard’ın barında oturmuş cinle yapılmış bir kokteyl içerken. Güneş batıyor. Etrafımda minik bir kalabalık. Hepsi genç, çok genç. Eve kapanma yaşıma mı geldim acaba?
Bilinçdışı Mırıltılar kitabımın ses getireceğine ciddi bir inancım var. Bu nedenle Eylül’ün her şiire ayrı bir illüstrasyon çalışmasını ne kadar da isterim. Ama buna zamanı olur mu bilmiyorum?
Erotik ve romantik şiirlerin kitabın büyük bölümünü kaplamasını istemiyorum. O nedenle özellikle Nietzsche ve Schopenhauer’in aforizmalarından faydalanmak istiyorum. Bakalım becerebilecek........
© 10 Haber
