menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sapere aude!

10 1
30.03.2025

Immanuel Kant, 1784 yılında Berlinische Monatschrift dergisinde aydınlanmanın ne olduğuyla ilgili bir makale yayınlar. Kant’ın bütün ömrü aklın, bilginin, aklın neleri bilebileceğinin, özgürlüğün tanımının, insanın onurlu bir hayat yaşaması için nasıl bir maksimle, ilkeyle hareket etmesi gerektiğini serimlemeye çalışmakla geçmiştir.

1783 yılında Johann Friedrich Zöllner’in bir yazısında sorduğu A y d ı n l a n m a N e d i r ? sorusuna bir yanıt niteliğindedir. Yayınlandığı tarihten itibaren de Aydınlanmanın manifestosu niteliği kazanmıştır. Peki nedir aydınlanma? Bu soruya Kant’ın verdiği yanıttan önce bugün felsefe ve tarih kitaplarında yapılan klasik tanımına kısaca bir göz atalım.

Aydınlanma kavramı, rasyonel düşünce yoluyla, ilerlemenin önündeki engellerin aşılmasına olanak sağlayan gelişmelere verilen genel bir addır diyebiliriz. 16. ve 17. yüzyılda gerçekleşen bilimsel ilerlemelerin sağladığı yeni bilgilerin kabul edilmesi sürecidir bir bakıma. Bu yeni bilimsel bilgiler sosyal bir reform hareketine öncülük etmeye başlamıştır. Başlangıcı Avrupa ve kuzey Amerika’dadır ve yüce bir güce ve bunun dünyadaki temsilcisi kiliseye değil de insanın aklına güvenmeye başlayan bir dönüşümdür Aydınlanma.

Aydınlanmanın en önemli özelliği, yargı merciinin kiliseden akla devredilme çabasıdır. Toplumsal açıdan Aydınlanma daha çok bireysel düzlemde eylem özgürlüğü, eğitim, genel insan hakları ve devletin bir görevi olarak insanların kendilerini iyi hissetme hakkı gibi konulara odaklanmıştır. Yani insan toplulukların bir tebaa olmaktan çıkıp hakları ve özgürlükleri olan bireylerden oluşan bir toplum haline dönüşmeye başlamaları sürecidir. Aydınlanma öncüsü düşünürler büyük bir iyimserlikle akıl odaklı bir toplumun insanların bir arada yaşamalarının getirdiği temel sorunları çözeceğine inanıyorlardı. Bu konuda da en çok kamunun söz ve eleştirme hakkına güveniyorlardı.

Kant’ın A y d ı n l a n m a N e d i r ? sorusuna verdiği yanıta geri dönersek, filozofun yazısına şu cümleyle başladığını görürüz: “Aydınlanma, insanın kendi hatasıyla içine düştüğü ergin olmama halinden çıkmasıdır.” Bu ergin olmama halinin nedeni, Kant’a göre, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna baş vurmadan kullanamıyor oluşudur. Bu insanın kendi kabahati, hatasıdır. İnsan kendi aklını başkasının kılavuzluğuna baş vurmadan kullanma cesaretini kazanmak zorundadır. Bu ergin olmama, aklını kullanmama ve başkasının kılavuzluğuna baş vurma nedeni de, Kant’a göre, insanın tembelliği ve korkaklığıdır. Ergin olmama durumu çok rahattır çünkü, onlar adına başkası karar verir ve onlar da hiçbir sorumluluk ve suçluluk duymadan yaşayıp giderler.

S a p e r e a u d e ! der Kant. “Bilmeye cesaret et!”

İnsan para harcayabildiği ve hayatın........

© 10 Haber