DR AKİF AKALIN YAZDI- BAŞKA BİR DOKTORLUK
Doktor dendiğinde zihnimizde hastaların ağrısını dindirmeye, rahatsızlığını geçirmeye veya yarasını iyileştirmeye çalışan biri canlanır. Gerçekten de doktorluk mesleği binlerce yıl böyle icra edildi. Hastalar doktorlardan (büyücülerden, şamanlardan, şifacılardan) dertlerine çare aradı, onlar da kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalıştılar.
Doktorların çoğu kendilerine biçilen “iyileştiricilik” rolünü benimseyerek, mesleki pratiklerini kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla sınırlarken, bazı doktorlar yalnızca kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla yetinmeyip, hastalıklara yol açan koşulları da iyileştirmek istediler ve böylece “başka bir doktorluk” doğdu.
Ancak “başka bir doktorluk” yapmak isteyen doktorların, hastaları iyileştirmeye çalışmakla yetinmeyip, hastalıklara yol açan koşulları da iyileştirmek istemeleri çoğu kez hoş karşılanmadı.
“İyileştiricilik” rolünü benimseyen doktorlar, “hastalıklara yol açan koşulları iyileştirmek bizim işimiz değil” derken, hastalıklara yol açan koşullara neden olanlar da, “siz kendi işinize bakın” diyorlardı.
Hastalar yalnızca kendilerini iyileştirmeye çalışanlara değer veriyor, kendilerini hasta eden koşulları iyileştirmeye çalışanları doktor olarak dahi görmüyorlardı. Bugün de Türkiye’de ve dünyada durum çok değişmedi. Halk hiçbir zaman “başka bir doktorluk” yapanları çok makbul görmedi.
Makaleleri geçtiğimiz günlerde “Türkiye’de 1940’lı Yıllarda Toplumcu Tıp” başlıklı bir kitapta derlenen Sâbire ve Hulusi Dosdoğru çifti, ülkemizde “başka bir doktorluk” yapmayı seçen doktorlardandı.
1940’lı yılların başında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, 2.........
© Yurtseverlik
visit website