menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Afyon’dan Ankara’ya: AKP’ye ne diyor, CHP’ye ne diyor?

8 29
05.08.2024

Afyon’da AKP seçim kampanyası için çok ciddi bir bütçe ayırırken, her iki seçmenden birinin oyunu alan CHP’li Burcu Köksal’ın ise ne ciddi bir kampanya bütçesi ne de ciddi bir kampanya broşürü vardı. Kendisinin ifadesiyle “Sizi dinleyeceğim” demekten başka çok bir şey de vaat etmemişti. Afyon’u iktidardan alan muhalif siyasetçinin bir kadın olmasını, konuştuğumuz Demokrat Parti Afyon İl Başkanı özellikle vurgulayacaktı: “AK Partiyi kendi kalesinde bir kadın devirdi. Olacak iş değil valla.”

Kütahya’dan Afyon’a kavurucu yaz sıcağında yol alırken, İç Ege’nin sararmış ovalarında AKP’nin 2024 yerel seçimlerinde yerleştirdiği reklam tabelaları hala duruyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gururla ufka baktığı fotoğrafının yanında “Türkiye bilir, gerçek belediyecilik AK Parti’dir” yazıyordu. Belki de bu panolar, 22 yıldır iktidarda olan AKP’nin 31 Mart 2024’te yaşadığı hezimetin kendisi açısından trajik, siyaset bilimi içinse ironik bir simgesiydiler. Zira seçim yenilgisinin ardından dört ay geçmesine rağmen, Türkiye’nin en işlek yollarında duran bu tabelaları kaldıralım demek, AKP teşkilatından kimsenin aklına gelmemişti.

Sevinç Doğan 2016 yılında yayınlanan “Mahalledeki AKP” kitabına onca toplumsal tahribata rağmen nasıl olup da AKP’nin kitle desteğini koruyabildiği sorusu ile başlar. Bu soruyu cevaplamak için yerele bakmak gerektiğini iddia eder. Parti, kendilerini parti oyununa adayan yerel aracıları ile her gün yeniden inşa edilir. Partinin işleyişi, geniş kitlelerle ilişkisi ve bağı hemen her zaman yerelde kurulur.

AKP’nin başarısı yerel halka tanıdık yüzlü ve kilit konumdaki aracılar üzerinden ulaşması, seçmene üzerinde hayli çalışılmış bir doğallıkla “bizden biri” imajını vermesi ve partinin etrafında oluşan geniş seçmen çemberine fırsat, imkân ve kaynak dağıtabilmesi ile ilgilidir. AKP’nin yerel teşkilatları, yerelin bilgisinin merkeze aktarıldığı ve merkezin tercihlerinin yerelle paylaşıldığı bir aktarma kayışı görevi görürler. Tam da bu benzersiz görevleri sayesinde AKP’nin kitle desteği kazanabilmesinin ve onu koruyabilmesinin ana mekanizması olurlar.

AKP, 14 Ağustos 2001’de Afyon’da kuruldu. Afyon, o günden bugüne girdiği her seçimde AKP’yi Türkiye ortalamasının çok üstünde destekledi. CHP, çok partili seçimlere geçildiği günden bu yana 74 yıldır Afyon’da bir kez bile merkez belediyeyi kazanamadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan için Afyon’un simgesel yönü o kadar kuvvetliydi ki 2023 seçimleri öncesinde ilk mitingini burada yapmış ve “bu sevda Afyon’dan dünyaya yayıldı” ilanının önünde seslenmişti Afyonlulara.

Ancak 31 Mart seçimlerinde CHP adayı Burcu Köksal, karşısındaki tüm adayların toplamından fazla oy alarak Q ile belediye başkanlığı koltuğuna oturdu. Bu başarının nedenini anlamak için gittiğimiz Afyon’da, tıpkı CHP’nin başarılı olduğu diğer illerdeki gibi, karşımıza çıkan en önemli ve en ortak açıklama, AKP’nin yerel teşkilatının çöküşüydü.

Yıllar boyunca AKP saflarında siyaset yapmış, Afyon’da AKP adına parti oyununu oynamış önemli bir yerel siyasetçi, AKP yerel teşkilatının çöküşünü “rigor mortis” olarak tanımlıyordu. Ölüm sonrası kasların sertleşmesi anlamına gelen rigor mortis, AKP’de de benzer bir şekilde gözlemleniyordu. Başlarda esnek ve dinamik olan politikalar, zamanla katı ve değişmez hale gelmişti. Bu süreçte, yerelden gelen bilgiler yerini statükoyu koruma çabasına bırakmıştı.

Neredeyse iktidar partisinde siyaset yapmış görüştüğümüz herkes, sorunun bir aday sorunu olmadığını, bir mekanizma sorunu olduğunu iddia etti. Yerelde artık halkın sesine kulak veren adaylar gösterilemiyordu, çünkü partinin yerel teşkilatı yok olmuş, yerel teşkilat hemen her düzeyde merkeze taşınmıştı.

Merkezin derdi ise illa seçim kazanmak değildi. Seçimi kendi adayıyla kazanmaktı. Hemşerilik/akrabalık gibi kişisel ilişkiler, aynı cemaatten olmak gibi dinsel ağlar ya da parti içinde var olan bir çıkar grubunun “adamı” olmak gibi patronaj ilişkileri aday seçimini belirliyordu. Önceden daha geniş olan bir pastayı kendi destekçilerine dağıtan parti, ekonomik krizle birlikte pasta daraldıkça yerelde dağıttığı payı azaltmış, bu pastayı kendi ilişki ağları üzerinden merkezden dağıtmayı tercih etmeye başlamıştı.

Seçmen, bir yandan artan ekonomik kriz ile boğuşurken öte yandan da........

© yetkinreport.com


Get it on Google Play