menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni Anayasa karşılığında Öcalan’a siyaset ve Suriye’de SDG’ye onay mı?

23 0
12.06.2025

Terörden kurtulmak için elbirliğiyle çalışmalı. Bundan iktidarı koruma amaçlı Anayasa çıkarma çabasının sonu oligarşik otokrasi olabilir.

Yeni bir anayasa yapılmasını ülke gündemine sokmaya çalışan, ülkemizi “seçimli otoriterlik” seviyesine geriletmiş olan 2017 değişikliğini gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi‘nin (AK Parti) üst yönetimindeki isimlerden ve Prof. Dr. Serap Özbudun’dan oluşan 11 kişilik bir anayasa komisyonu kurduğunu açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriye’deki gelişmeler üzerine, içinde Öcalan’ın da yer aldığı, kapsamını kamuoyunun bilmediği bir anlaşmayla, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) desteğini de alarak, terörle mücadeledeki kazanımları yeni bir anayasaya tahvil etmeye hazırlandığı anlaşılıyor.

AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve DEM Parti üçlüsü anayasayı, referandumla değiştirme imkânı veren 3/5 nisabına ulaşabiliyor; diğer partilerden milletvekillerinin katılması veya destek vermesi halinde anayasayı Meclis’te 2/3 çoğunlukla değiştirecek 400 milletvekili sayısı aşılabiliyor.
Burada hemen belirtmek gerekir ki devlet, hükümranlık hakkının gereklerini ve anayasa yapma hakkını pazarlık veya anlaşma konusu yapamaz; Öcalan’ın kurmuş olduğu PKK’yi feshetmesi ise yeni bir anayasa yapılmasını gerektirmez.

Ancak sürece herkesin katılarak katkı vermesi başarı için önemlidir. Farklı düşünenlerin ve muhalif kesimin dahil olmadığı bir durumda anayasal düzende köklü değişiklikler yapmak kamuoyunun reddetmesine ve umut edilenin tersine kötü sonuçlara da neden olabilir.
Yapılacak bir referandumun sonucu garanti değildir. Kürt vatandaşlarımızın anadili ve Türklük kimliği hususunda kamuoyunun kolayca mutabık olmayacağı hükümler konulması, laiklik ilkesinden ödün verilmesi, aday olma hakkı tükenmiş olan Erdoğan’a yeniden seçilme imkânı verilmesi, müzakerelerine muhalefetin katılmayı reddetmesi ya da mevcut ekonomik duruma tepkiler ve benzeri sebeplerle referandum başarılı olmayabilir. Çözüm çabalarında başarını garanti etmek için referandum yerine 400 milletvekiline ulaşarak anayasayı 2/3 çoğunlukla Meclis’te risksiz değiştirmenin tercih edileceğini sanıyorum.
İster 360 milletvekiliyle referandum yoluyla, isterse 400 milletvekiliyle Meclis’te olsun, yeni bir anayasa veya anayasa değişikliği yapılması için oylarına ihtiyaç olan DEM Parti’nin ve Öcalan’ın talepleri üzerinde anlaşılması şart. Neleri talep edebileceklerini ise Türkiye’nin terörle mücadelede yurtiçinde, Suriye’de ve özellikle ABD’nin eğitip donattığı ve koruduğu ve adeta bir devletçik durumuna gelmiş olan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) hakkındaki kazanımları belirleyecektir.

Diğer bir deyişle anayasa konusunda Öcalan’ın ve DEM Parti’nin de desteğini alma, çabaları dönüp dolaşıp Suriye’deki gelişmelere ve bu çerçevede Öcalan (ve ABD) ile varıldığı aşikâr, fakat kapsamını ve şartlarını kamuoyunun bilmediği bir anlaşmaya dayanmaktadır.
Terörle mücadelede önemli başarılar elde edilmesi, Türkiye’nin katkıları ile Esad rejiminin düşerek Rusya ve İran’ın Suriye’deki nüfuzlarını kaybetmesi ve ABD’nin Avrupa yerine Uzakdoğu’daki menfaatlerine odaklanması ile Türkiye’nin stratejik öneminin daha da artmış, bütün bunlar sayesinde PKK’nin varlığını sürdürmesi ve terör eylemlerine girişmesi gittikçe imkansızlaşmıştır.
Ancak ABD’nin Ortadoğu’ya ve özellikle Suriye’nin kuzey doğusuna – yani Türkiye’nin güneydoğu sınırında SDG’nin kontrol ettiği sahaya – ilişkin plan ve öncelikleri henüz değişmiş değil.
Nitekim X’teki @Megatron_ron hesabı, 20 Mayıs’ta, ABD Dışişleri Bakanı Marco........

© yetkinreport.com