Erdoğan’ın Merkez Bankası yetkilerine Anayasa Mahkemesi tırpanı
Anayasa Mahkemesi 4 Haziran 2024 tarihinde yayınlanan kararıyla Cumhurbaşkanının Anayasa’nın 104. maddesine aykırı olarak kendi kendine verdiği yetkileri tırpanladı. Anayasa Mahkemesi, 4 Haziran 2024 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6 Aralık 2023 tarihli, 6 sene sonra verilen, 6 ayda yazılan ve 420 sayfa tutan bir kararla Binali Yıldırım hükümetinin devlete, Anayasaya ve Merkez Bankası bağımsızlığına verdiği hasarı düzeltti.
Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı Mehmet Uçum sırasıyla, “şekli” diyerek önemsizleştirse, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yürürlüğü 12 ay ertelendi diye yanlış takdim etmiş olsa da Anayasa Mahkemesi 4 Haziran 2024 tarihinde yayınlanan kararıyla Cumhurbaşkanının Anayasa’nın 104. maddesine aykırı olarak kendi kendine verdiği yetkileri tırpanladı.
Anayasa Mahkemesi, 4 Haziran 2024 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan, 6 Aralık 2023 tarihli, 6 sene sonra verilen, 6 ayda yazılan ve 420 sayfa tutan bir kararla Binali Yıldırım hükümetinin devlete, Anayasaya ve Merkez Bankası bağımsızlığına verdiği hasarı düzeltti.
Anayasa Mahkemesinin kararının, özellikle Merkez Bankası bağımsızlığı ile ilgili hususta başkanlar değiştirildikten, enflasyon azdırıldıktan, ücretli ve emekli kesim ezildikten ve ekonomi krize sokulduktan sonra, 6 yıl gecikmeli olarak verilmesi değişik şekillerde yorumlanabilir.
En başta ve nesnel değerlendirmede 420 sayfalık 6 Aralık 2023 tarihinde verilen kararın yazılıp, imzalanıp yayınlanmasının 6 ay alması sebebiyle “Anayasa Mahkemesi de yavaşmış ve hayati konularda bile hemen harekete geçemiyor, halkın yararını koruyamıyor” denilebilir.
İyimser bir yorum ise Anayasa Mahkemesinin cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sınırlamaktaki çekingenliğini aştığı ve daha çok ve hızlı iptal kararları vermesinin beklenebileceği yönünde olabilir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 22 Şubat 2024 tarihli 2021/131 Esas sayılı kararı ile (85) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin bazı hükümlerinin iptaline karar vermiş olması da benzer iptal kararlarının gelebileceğini gösteriyor.
Türkiye, 2017 yılında olağanüstü hâl şartlarında yapılan referandumla kıl payı ile kabul edilen anayasa değişikliği ile Türk usulü cumhurbaşkanlığı sistemine geçmiş; yeni sisteme geçiş için kanunlarda yapılması gerekli uyarlamaların yapılması için de bir geçiş süresi öngörülmüştü.
Ancak, 2018’de, henüz geçiş süreci uyarlamaları yapılmadan cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılmasına karar verildi. Kanunları cumhurbaşkanlığına uyarlamak için, acele ile zamanın başbakanı Binali Yıldırım hükümetine 10 Mayıs 2018 tarihinde Anayasa’nın o zamanki 91’nci maddesine dayalı olarak “Kanun Hükmünde Kararname” (KHK) çıkarma yetkisi veren 7142 sayılı kanun (Yetki Kanunu) çıkarıldı.
Söz konusu 7142 sayılı Yetki Kanunuyla “Anayasada yapılan [cumhurbaşkanlığı sistemi] değişikliklere uyum sağlamak üzere; […] kanunlar[da] yer alan başbakanlık, bakanlar kurulu gibi ibarelerin değiştirilmesi ve benzeri işlemler için […] ilgili hükümlerin yeniden düzenlenmesi, değişiklik yapmak üzere” Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi veriyordu.
Binali Yıldırım Hükümeti, görevi sona ermeden birkaç gün önce, 9 Temmuz 2018 tarihli Resmî Gazetede 142 sayfa tutan ve 233 maddeden ibaret 703 sayılı torba KHK’yi çıkardı, o zamanın cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da onayladığı KHK ile cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili olan, olmayan onlarca kanunu bir çırpıda değiştirdi.
Yıldırım Hükümeti, 7142 sayılı Yetki Kanunuyla hiç yetki verilmediği halde 703 sayılı KHK’nın 151(h) maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası başkanlarının 5 yıl süre ile görev yapacağına dair 1211 sayılı kanunun 25(1) maddesini iptal etti. Söz konusu 25(1) madde bankaya özerklik sağlıyordu. Oysa yetki kanunu söz konusu 25(1) maddede sadece “bakanlar Kurulu” ibaresini “cumhurbaşkanı” olarak değiştirme yetkisi veriyordu. Ancak Yıldırım Hükümeti 25(1) maddeyi tamamen kaldırdı. Böylece Yıldırım hükümeti, hukuki tabiriyle, meclise ait olan yetkiyi gasp etmiş oldu.
Bunun sonucunda Merkez Bankası başkanını kimin seçeceği ne kadar süre ile görev yapacağı ve kim tarafından görevden alınacağı hususları tamamen boşta kaldı.
Yıldırım hükümetinin yetki gaspı suretiyle 9 Temmuz 2018 tarihinde yarattığı boşluğu Erdoğan, 10 Temmuz 2018 tarihinde çıkardığı 3 sayılı kararname ile kendi kendisine TCMB başkanlarını görevden alma ve atama yetkisi vererek doldurdu.
10 Temmuz 2018 tarihinde çıkardığı 3 sayılı “Üst Kademe Kamu Yöneticileri İle Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ekinde yer alan oldukça uzun kamu kurumları listesine merkez bankası başkanlarını da ekleyen cumhurbaşkanı Erdoğan; Anayasa’nın 104(17) maddesinin “Kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz” diyen hükmünü, gerçekte varlığı süren ancak zahirde iptal edilmiş gibi görünen 1211 sayılı Merkez Bankası kanununun 25(1) maddesini ihlal etti.
Yeni sistemde cumhurbaşkanının yetkilerini uzun uzadıya sayan Anayasa’nın 104’ncü maddesinin 17’nci fıkrasında hiçbir tereddüde yer vermeyecek kadar açık bir şekilde “Kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde,........
© yetkinreport.com
visit website