KAPI ÇALSA GELEN ÇOCUKLUĞUM OLSA
Çok fazla geriye gitmemize gerek yok. Dijitalleşmenin, telefon ve tabletlerin hayatımıza girmeden önce yaşadığımız çocukluğumuza gidelim. 1990 yıllarının ortalarında hayatımıza giren internet ile birlikte sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla çocukluk değerlerimizi hatırlayalım ve nasıl ailemizin bizi yetiştirdiğine bir bakalım.
Topaç, körebe, yakan top, misket…
Yağ da satardık bal da. Buna benzer yüzlerce çocukluk oyunlarımızı, internettin ve sosyal medyanın getirdiği sanal oyunlara teslim ettik. Efor sarf etmediler, eli yüzü kir pas içinde kalmadı, düşüp dizini kolunu ve bacağını yaralamadılar. Bir masa ve bir bilgisayara çocukluklarımızı teslim ettik. Ana okuluna başlayan çocuklarımızın eline tablet ve telefonları tutuşturduk. Belki de ona hemen ulaşayım, nerede olduğunu bileyim dürtüsü bizi bu yola itse de onlara ne kadar kötülük yaptığımızın farkında olamadık.
Bizleri dışarıdan toplamakta zorlanan ebeveynlerimizin “akşam oldu hadi artık eve gel” sesini özleyen kaç kişi var? Sokaklarda koşarak ter içinde kaldığımız, düşerek, ağlayarak ve yaşayarak öğrendiğimiz hayatı bilgisayar, tablet ve telefonlara teslim ettik. Şimdiki çocukların uzun eşek, çelik çomak, saklambaç gibi oyunlardan habersiz, internet macerasından oynadığı........
© Yeşilgiresun
visit website