BEDAVA YAŞIYORUZ DOSTLAR BEDAVA
Türklerin en eski destanlarından birisi olan Dede Korkut hikayelerinden “Deli Dumrul” hikayesini bilmeyen yoktur. Kuru çay üzerine yaptırdığı köprüden, geçenden on akçe geçmeyenden döve döve yirmi akçe alan meşhur Dumrul'umuz. Deli Dumrul zamanına denk gelmedik, biz şanslıymışız demek gelse de içimden günümüz vergilerine baktığımızda dört bir yanımızın Deli Dumrullarla çevrili olduğunu görüyorum.
Deli Dumrul'un günümüz versiyonu köprüden geç ya da geçme değil, emeğinden, alın terinden, içtiğin sudan ve yediğin lokmadan hatta nefes alışından bile vergi ödemek zorunda bırakılıyoruz. Yastık altımıza büyüklerimizin tabiri ile “kefen paramıza” bile göz diken bir iktidardan bahsediyorum. Beceriksizliğini, basiretsizliğini, üç kuruş verdiği asgari ücret ve emekli maaşlarını nasıl geri alırız diye bizleri açlığa ve sefalete sürükleyen, yönetmek için gelen fakat yönetemeyen bir hükümetten bahsediyorum.
“Yaşattığını yaşamadan ölmezmiş insan”
Ülkemizin istihdam ve gelir kaynağı olan kurumlarını “babalar gibi satarız” diyen zat-ı muhterem eski Maliye Bakanı geliyor aklıma. Tekel, Telekom, Seka, Petkim, Tedaş, Tüpraş, şeker Fabrikaları, Limanlar, Demir-Çelik-Bakır fabrikaları, Taksan, Borçelik, Yem Fabrikaları, Barajlar. Aklıma gelenlerden birkaç tanesi. Babalar gibi satıldı hamd olsun! Vücudundaki ödemler nedeniyle yürüyemez hale geldi. İsrail'in başkenti Tel Aviv'de yer alan bir merkezde kök hücre nakli........
© Yeşilgiresun
visit website