Yalan söylüyorsun!
“Yalan söylüyorsun!” Kadir İnanır
“Bana yalan söylemiş olman değil, artık sana inanmamam sarsıyor beni.” Friedrich Nietzsche
“Yalan dört nala gider. Hakikat ise adım adım yürür, fakat yine de vaktinde yetişir.” Japon ataları
Ve en favorim; “Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiçbir yalan yoktur.” William James
Bu ‘Yalan’ çok acayip bir şey. Ürkütücü, yorucu. Söyleyen olmak ayrı, söylenen olmak ayrı zor.
Mesela ben, bir kere yalan duyduğum anda, söyleyen kişiye olan inancımı tamamen kaybediyorum. İsminin yanına, parantez içine şüphe yerleştiriyorum. Güven kaybedildiğinde, ölüyor! Diğer duygular tazelenebiliyor. Ama güven dönmüyor. Muhtemelen herkes böyledir.
Gariptir ki insan bazen yalan olduğunu bildiği şeylere de inanmak istiyor. Diyorsun ki; “Keşke yalan olduğunu anlamasaydım, öğrenmeseydim. Bilmeden yaşayıp gitseydim. Acı hissetmeyip, gözyaşı dökmeseydim.” Bu, sağlıklı bir ruh durumunun düşünce tarzı değil ama yaşatılmışızdır.
Peki insan neden yalan söyler? Yalan söylemek zorunda mı kalır? Yoksa alışkanlık hâline getirdiği için gerekli gereksiz uydurur mu? Yalan söylemek yaşamının biçimi veya biçimsizliği midir? Yalan söylerken amaç, bir şey kaybetmemek midir, yoksa........
© Yeniçağ
visit website