Bağımlılığa bağımlıyım
Evimin önünde çok güzel bir park var. Çim alan, sanat galerisi, konser platformu, kermes sahası. Dolayısıyla pencereden dışarı bakarken film izliyor gibiyim. Aksiyonlu bir belgesel. Her mevsimde farklı konseptler, farklı organizasyonlar oluyor. Ben de bol bol seyrediyorum. Aslında her gün aynı hikaye. Oynayan çocuklar. Banklarda amcalar ve teyzeler. Spor yapanlar. Köpeğini gezdirenler.
Ama benim konu madde bağımlılığı. Sigara ve alkol içenler orada toplanıyor, ya da oraya gidenler sigara ve alkol içiyor. Herkes mi içer? Herkes içiyor. Her hâlde ve karda. Tertemiz çimenler, tertemiz ciğerler o maddelerle kirleniyor.
Annesi su istediğinde götürmeyen veya götürürken gocunan çocuklar, tekel bayileri ile çimenler arasında mekik dokuyor. Nasıl da koşturuyorlar bir görseniz. Bir paket sigara içebilmek, bir şişe alkol daha alabilmek için.
İlk önce çok uslu geliyorlar. Tatlı tatlı oturuyorlar. Bir saat sonra ussuzlaşmaya başlıyorlar. Ayağa kalkıyorlar, ses bombalarından, cep telefonlarından müzik açıyorlar. Bir parti havası esiyor. Neşeyle gülüşüyorlar. İki saat sonra ortam geriliyor ya da fazla gevşiyor. Kavga dövüş, öpüş, kokuş. Gecenin bir yarısı da hayattan kopuş, sızış. Eve nasıl gidiyorlar bilmiyorum. Sonunu izleyemeden uyuya kalıyorum. Ama şunu biliyorum ki ertesi gün akşam beşten önce uyanmalarına imkân yok. Bir gün, bir diğer günü katlediyor.
Bir keresinde ‘Gözlemlemek yetmez, içerden incelemek lazım.’ deyip deneyimledim. ‘Kapımın önü sonuçta. Nasıl bir cazibesi var. İşe gider gibi disiplinli bir mesai yapılıyor. Çok mu harika?’
Neden bu kadar emek ve para........
© Yeniçağ
visit website