Ülkeler de intihar eder mi?..
Gaziantep Ekspres Gazetesi’nde, 7 Haziran 2024 günü “Küçük Suriye” başlıklı “Şehrimizde değişen Nüfus Yapısı ve Etkileri” raporu yayımlandı (1). Yazıda yer alan konular, gerçekte Türkiye için BEKA sorunuydu. Normal koşullarda, tüm siyasi partilerin ve medyanın birinci gündemi olarak tartışılması gereken bu rapordu. Ne yazık ki, medyada yer almadı. Gaziantep’te 41 sivil toplum kuruluşunun imzasıyla yayımlanan raporda yer alan önemli konular, koyu olarak belirtilmiştir:
“Türkiye’de doğurganlık hızı 1,62. Suriyelilerde ise bu oran 5,3. Yirmi yıl sonra Gaziantep nüfusunun yüzde 50’si Suriyeli olacak.” Sadece Gaziantep değil elbette… Yirmi yıl içerisinde, Hatay ve diğer bazı yerleşim yerlerinin de demografik yapısı değişecek. Bazı yerlerde Suriyeli nüfus neredeyse Türk nüfusuna yaklaşmış. Bu bir sır değil.
“Suriyelilerin zaman içerisinde, kadim şehrimizin (Gaziantep) eşsiz tarihî ve kültürel değerlerine, sosyal ve iş hayatına olumsuz etkileri olmaktadır. Kısa bir zamanda milyonlarca sığınmacının ülkemize gelmesi, bu konuda yasalarımızın ve uluslararası benimsenmiş kuralların göz ardı edilerek, palyatif (çözümü olmayan) uygulamalarla bugüne gelinmiş olması, baş edilemez sorunlarla karşı karşıya kalmamıza neden olmuştur.’’ Türkiye ulusal çıkarlara hizmet etmeyen, ulusal güvenliği tehdit eden uygulamalarla, dünyanın en fazla göçmenini barındıran ülke konumuna gelmiştir. Hatay, Kilis gibi kentlerde ve bazı ilçelerde sorun daha da büyüktür.
“Suriye uyruklu öğrencilere üniversitelerde özel kontenjanlar açılmaktadır. Hukuk Fakültesini bitirip avukat olmuş, T.C. vatandaşı olmuş, Baroya kabul edilmiş, avukatlık ofisi açmış ama Türkçe bilmeyen Suriyeli avukatlarımız mevcuttur.” Raporun bir maddesi de bu. Bu avukat, mahkemede nasıl savunma yapacak, yasaları nasıl okuyacak ve anlayacak? Bu avukatı, kimler mezun etmiştir ve gerçek amaçları nedir? Arapçayı resmî dil yapma hedefi mi vardır?
“2023 yılı itibari ile Gaziantep’te ticaret ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren 5000’in üzerinde Suriyeli firma bulunmaktadır. Bunun yanında kayıt dışı faaliyet gösteren çok sayıda işletme vardır. Bu gayri resmi firmalar vergi vermemekte, SGK primi ödememekte, diğer firmaların yaptırmak zorunda olduğu ruhsat, iş güvenliği sağlığı vb. yükümlülüklerle ilgili masrafları olmamaktadır. Bu durum haksız rekabete neden olmaktadır. Geçici koruma altındaki çok sayıda Suriyeli ise kayıtlı ve çoğunlukla kayıtsız işgücü olarak iş hayatına katılmaktadırlar.’’ Burada temel soru şu: Denetleme görevi neden yerine........
© Yeniçağ
visit website