Zavallılar Oscar alır mı?
Komedi var, dram var, fantazya var, romantizm var, bilim kurgu var, cinsellik var, aşk var, ihtiras var, felsefe var, modernizm ve pozitivizm eleştirisi var. Abartıyor muyum bilemiyorum ama Lars Von Trier'in Nymphomaniac (İtiraf, 2013) başta olmak üzere diğer filmleriyle benzeşmeler, hatta Roy Andersson’ın A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence (İnsanları Seyreden Güvercin) filmine selam çakış var. Bella Baxter (Emma Stone) ile Duncan Wedderburn (Mark Ruffalo) bir otel odasında “coşkulu zıp zıp” yaparken bir güvercin gelir ve gardırobun üzerine konuverir.
Selam demeden kelama geçtim, farkındayım. Komşunun harika çocuğu, sinema çevrelerince bir dâhi sayılan yönetmen Yorgos Lanthimos’un Zavallılar (Poor Things) filminden söz ediyorum.
Bir film yönetmeni hikâyesindeki kahramanın yolculuğuna seyircinin katılmasını ister. Sahici bir seyirci de en başta bu yolculuğa katılmak için bilet alır ve katılabildiği filmleri sever. Doğrusu ben Yorgos’nun başkahramanı Bella’nın yolculuğuna merak ve heyecanla katıldım. Filmi bu açıdan, delimtırak bir kadının çılgınlıklarına şahit olmak çok hoşuma gitti. İki saat boyunca hiç sıkılmadığım gibi bir kere daha seyredebilirim. Hikâyenin acayipliklerine uygun sahneler ve bunlardan daha acayip, kapı gıcırtısı ayarında müzik, bu yolculukta bana eşlik etti! Anlayın artık!
Babası tarafından bir deney malzemesi olarak kullanıldığı için sadece üretilmiş olmanın değil deneme tahtası olmanın da arızalarını taşıyan Frankenstein suretli Dr. Godwin Baxter (William Dafoe), intihar eden bir kadına kendi bebeğinin beynini takarak yaşamasını sağlar (İlgilisine dikkat notu: Mary Shelley’nin kahramanının adındaki “Franken” kısmını........© Yeniçağ
visit website